Parti Programı

SAĞ PARTİ PROGRAMI

GAYEMİZ

SAĞ PARTİ’nin kuruluş gayesi Türkiye’yi sağcı politikalarla her alanda ihya etmektir.

SAĞ PARTİ, kuruluş gayesini gerçekleştirmek için ortaya koyacağı politikalarda sağ ideolojiyi doktrinselleştirirken başta minarşizm, ordoliberalizm, liberteryenizm, irredentizm ve muhafazakarlık olmak üzere birçok başat unsuru kullanmaktadır.

Bu sayede başta vergilendirme, kurumların reorganizasyonu, para politikası, dış politika, adalet, sağlık, eğitim, idari reorganizasyonu, iş kanunu, vergi usul kanunu ve ticaret kanunlarının değiştirilmesi, denk ve düşük bütçe, dış ve iç borç tasfiyesi başta olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tüm yapısal sorunlarını SAĞ PARTİ iktidarında rahatlıkla çözebilecektir.

SAĞ PARTİ olarak tüm hedeflerimize ulaşmak için yapacağımız hiçbir şey vatandaşlarımızın günlük hayatına olumsuz etki etmeyecek ve günlük hayatını sekteye uğratmayacaktır. İyileşme kararnamelerimiz yürürlüğe girer girmez vatandaşlarımız tarafından görülecektir.

SAĞ PARTİ, sırf var olduğu için kendi yurdunda ezilen, örselenen, değişmeye zorlanan, aşağılanan, küçümsenen Etrak-ı Biidrak olarak görülen ülkenin asli unsurunu baş tacı edecek yapılanmayı Türkiye’de tesis etme gayesindedir. Başaracağız, bu millet her ferdiyle kendini bu memleketin sahibi olarak hissedecek.

İDEOLOJİMİZ

SAĞ PARTİ tüm dünyadaki Sağ Siyasetin başarılı örneklerini özümsemekle beraber Türkiye’deki Özalcılık, Demokratik Sağ, Turancılık, Merkez Sağ fikriyatlarını da içselleştiren bir fikri yapıda olup yurt içi ve yurt dışındaki faydalı doktrinleri kendisine ideoloji olarak belirlemiştir.

SAĞ PARTİ’nin kuruluş felsefesi, milletimizin her bir ferdinin daha müreffeh; daha sıhhatli, daha kudretli ve daha huzurlu bir ülkede yaşamasını temin etmek, ülkemizin gelişimini, milletimizin refahını, huzur ve mutluluğunu kalıcı ve sürdürülebilir hale getirmektir.

SAĞ PARTİi, Türkiye’deki İnönücü müesses nizamı değiştirerek devlet yönetiminde minarşizmi uygulayacaktır.

Senkretik siyaseti temelden reddediyoruz. Sağ sağdır; Sol da sol.

Kuruluş esaslarımızdaki milliyetçi, muhafazakâr, sosyal adaletçi ve rekabete dayalı serbest pazar ekonomisini yani dört eğilimi esas alan ideolojimizi Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılında ordoliberalizm, minarşizm, irredentizm ve liberteryenizm olarak doktrinselleştirdik.

AHLAKIMIZ

SAĞ PARTİ olarak milli ve manevi değerlere bağlı ve hürmetkarız. Bizim için aslolan millettir. Milletin refahı ve huzuru için de Devletin Bekası elzemdir.

Güçlü Devlet, dinamik ve küçük bir devlettir; hantal ve hacimli olmamalıdır. Güçlü Millet ise bireyleri milli ve manevi değerleriyle barışık hatta bu manevi değerleriyle övünen hür, şuurlu ve kendi ayakları üzerinde durabilen fertlerden oluşmalıdır.

Ahlakımızın nüvesi huzur bozmamaktır. Bu ülkenin resmi dili Türkçe, ahalisi de Müslümandır. Ne var ki ana dil her ferdin anasının ak sütü gibi helaldir. Türkiye üniter bir devlettir ve öyle kalacaktır. Ayrımcılığı bilhassa mezhepçiliği ve ırkçılığı kökten reddediyor Milletimizin milli ve manevi değerlerini muhafaza etmeyi asli vazifemiz olarak addediyoruz.

SAĞ PARTİ olarak başta Parti Programımız, Tüzüğümüz, Manifestomuz, Seçim Beyannamemiz, Kuruluş Taahhütnamemiz, Hükümet Programımız olmak üzere her türlü yazılı ve şifahi beyanımızda sözümüzün eri olacağımızı taahhüt ederiz. Ahlakımızın temeli ahde vefamızdır.

Sözümüz söz! Beyan ettiklerimiz dışında bir gayemiz ve gayretimiz olmayacak. Başarmak için milletimizle el ele verip her türlü maddi ve manevi menfaatten vazgeçerek hedeflerimize odaklanacağız.

GENEL ESASLARIMIZ

DEVLET

Devlet, başta vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünün korunması olmak üzere, yurdun savunması, emniyet ve asayişin sağlanması, adaletin temini, sosyal ve İktisadî faaliyet ve hizmetlerin en verimli bir şekilde yapılabilmesi maksadıyla yine millet tarafından kurulu müesseselerden meydana gelir.

Devlet millet için vardır. Devletin millet ile bütünleşmesi esastır. Devlet-i Ebed Müddet budur! Asıl olan devletin zenginliği sonucu milletin zenginliği değil, milletin zenginliği sonucu devletin zengin olmasıdır.

SAĞ PARTİ minarşist bir partidir. Devlet müesseselerinin kuruluşunda ve işleyişinde temel prensip işlemlerin müessir, süratli ve verimli bir şekilde yürütülmesidir. Bunun için sistem açık, basit ve kolayca anlaşılır olmalıdır. Devlet kuruluşlarının hakiki veya hükmi şahıslarla ilişkilerinde itimat esastır, şüphe istisnadır. Sistemin işleyişinde iyiliğin ve faziletin hâkim kılınması, verimin geliştirilmesi hedefimizdir. Devlet en temelinde murakıptır ve iktisadi olarak bir müteşebbis değildir bilakis teşebbüs hürriyetinin teminatıdır.

İnönücülük yani; bürokratik atalet, hantal devlet, verimsizlik, karma ekonomi, pasif dış politika, jakobenlik, milleti küçük görme, müdahalecilik, ithal ikamecilik, kapalı kambiyo rejimi, oligarşi, tekelcilik, rekabet ve piyasa düşmanlığı, din ve milletçilik düşmanlığı, hürriyet karşıtlığı SAĞ PARTİ tarafından tasfiye edilerek İnönücülüğün Türkiye’deki tüm tezahürleri yok edilecek böylece Türkiye yeniden Kuruluş Felsefesine dönmüş olacaktır.

Devlet küçülmelidir. Devletin bütçesi düşürülmelidir. Devletin Bütçesi denk olmalıdır. Devletin kurumlarının kahir ekseriyeti kapatılmalıdır. Devletin memur sayısı azami ölçüde azaltılmalıdır.

SAĞ PARTİ’nin gayesi bu yüce milletin fertlerinin günlük hayatta devletin varlığını hissetmemesidir. SAĞ PARTİ iktidarında Türk Devletinin varlığını başta emniyet, rekabet ve adalet alanlarında olmak üzere sadece suçlular ve hainler hissedecektir.

Kurucu Babamız Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi Cumhuriyet, Kimsesizlerin Kimsesidir! Bu yüzdendir ki Türkiye’nin ebediyen müreffeh ve huzurlu olmasını sağlamak için ANAYASAL İKTİSAT düzenine geçiş şarttır.

Devlet yönetiminde Güçler Ayrılığı ilkesini tesis etmeyi SAĞ PARTİ çok yalın ve basit bir şekilde başaracaktır. Güçler Ayrılığı bahanesiyle Türk Devletinin hareket kabiliyetini ortadan kaldırmaya çalışan mihraklara inat sorunu kökten çözeceğiz.

Cumhuriyet ile Demokrasi birbirinden farklıdır. Tıpkı ABD’deki gibi anayasal olarak Yasama Seçimleri ile Yürütme Seçimleri tarihleri değiştirilemeyecek şekilde Anayasal Güvence altına alınacak ve farklı tarihlerde gerçekleştirilecektir. Böylece ne Türk Demokrasisi bir bürokratik vesayet altında kalacak ne de Türk Cumhuriyeti zarar görecektir. Milli İrade 2 senede 1 Yürütme ve Yasama seçimlerini ayrı ayrı gerçekleştirecektir.

SAĞ PARTİ, Anayasamızın ilk 3 maddesini muhafaza edip 4.Maddeyi Anayasal İktisat olarak yani Hükümetin ve TBMM’nin borçlanma yetkisini elinden alacak, bütçe açığı vermesine müsaade etmeyecek ve karşılıksız para basmasını engelleyecektir. 5.Madde olarak da Yasama ve Yürütme Seçimlerinin farklı tarihlerde gerçekleşmesini koyacaktır. Anayasanın 6.Maddesi de ilk 5 Maddenin değiştirilmesini dahi teklif edilemeyecek şekilde garanti altına alacaktır.

HÜRRİYET

SAĞ PARTİ olarak Üç Temel Hürriyeti kabul etmekteyiz; Teşebbüs Hürriyeti, Din ve Vicdan Hürriyeti, Fikir Hürriyeti.

Toplumun maddi ve manevi olarak yükselmesinde ve yücelmesinde temel unsur insandır. Herkes kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.

SAĞ PARTİ sağcı bir politik parti olduğundan bireyin başkalarının otoritesine maruz kalmadan özgür olması gerektiğine inanır yani negatif özgürlüklerden yanadır. Aynı şekilde bireylerin ve toplumsal baskı gruplarının diğer vatandaşlar üstünde özgürlük bahanesi altında tahakküm kurmasına yani pozitif özgürlüğe de karşıdır zira SAĞ PARTİ için pozitif özgürlük özgürlük değildir. Özgürlük doğal haktır insanlar tarafından tanımlanıp sınırlandırılamaz.

Özgürlük mülkiyet demek değildir. Özgürlük yasa temelli de değildir. Özgürlük doğuştan gelir ve asla sınırlandırılamaz dahası yok edilemez.

Bireylerin müteşebbis olmaya, istediği fikirleri dile getirmeye, vicdanı ile hareket etmeye ve dinini yaşamaya hakkı vardır zira insanı insan yapan bu hürriyetleridir.

HAK VE FIRSAT EŞİTLİĞİ

SAĞ PARTİ olarak her türlü ayrımcılığa karşıyız; hem negatif ayrımcılığa hem de pozitif ayrımcılığa. Hiçbir şekilde devlet eliyle hangi saikle olursa olsun toplumun belli bir kısmına hukuki özel haklar tanınamaz; ayrı bir statü sağlanamaz.

Kimlikler üzerinden toplumda ve kadim uluslararası hukukta yeri olmayan yeni hukuki tanımlamaları asla hukukun bir parçası yapmayız.

Kadın ve Erkek eşittir. Ne pozitif ne de negatif ayrımcılığa asla müsaade edilemez. Kadın-Erkek ayrımı yapılamaz. Dolayısıyla Kadına Şiddet yahut Kadın Cinayeti gibi kavramlar kesinlikle kabul edilemez ve hukuk tahakküm altına alınamaz.

SAĞ PARTİ herhangi bir bireyin ya da toplumsal bir grubun yurt içi yahut yurt dışı menşeili olsun fark etmeksizin diğer bireylere ve toplumun geri kalanı üzerinde tahakküm kurmasına karşıdır. Devlet negatif hakları teminatı altına alırken pozitif haklar konusunda bir normatif tutum içine giremez.

SAĞ PARTİ fırsat eşitliğine inanır. Aslolan fırsat eşitliğinin tüm bireylere sunulmasıdır. İstidadlıyla istidadsızı eşitlemek gafletine düşülemez, devletin de böyle bir ödevi olamaz.

SAĞ PARTİ sadece iktisadi faaliyete iştirak eden vatandaşlarını önemsemez. SAĞ PARTİ ordoliberaldir; yaşlıların, yatalakların, hastaların, zihinsel ve bedensel engellilerin, kimsesizlerin, düşkünlerin, çocukların, öksüz ve yetimlerin, bebeklerin ve dahi embriyoların hakkını savunmayı kutsal bir dava olarak görür ve toplumdaki tüm bu fertlerin hukukunu savunur.

SAĞ PARTİ için milli irade sadece yaşamakta olan yetişkin ve akıl baliğ bireylerin toplam iradesi değil aynı zamanda geçmişte asırlarca önce bu memleketin çocukları olarak yaşamış vefat etmiş ve dahi gelecekte yaşayacak her bir ferdin topyekûn iradesini milli irade olarak görür. SAĞ PARTİ’nin millet davası budur ve biz buna inanmışızdır.

İNSAN

SAĞ PARTİ için aslolan insandır; bireydir. Bireylerin bir araya gelmesinden millet müteşekkil olur. İnsan; hayvanattan, nebatattan ve envai çeşit sapkın paradigmadan üstündür; eşref-i mahlukattır.

SAĞ PARTİ doğaya müdahaleye karşıdır. İnsan-Doğa ilişkisinde temel dikotomi Roma-Grek ayırdımıdır. Doğayı tahakküme alıcı her tür yaklaşım yanlıştır. Dolayısıyla Sokak Hayvanları itlaf edilmelidir. Doğal Yaşama müdahale edilmemeli ve İnsan’ın, Hayvanata zulmetmesi engellenmelidir.

Her insanın kendini, ırzını, ailesini, hanesini ve mülkünü koruma hakkı kutsaldır dolayısıyla bireysel silahlanma hem Türkiye’nin kuruluş felsefesinin bir parçasıdır hem de günümüzün gerekliliği.

İklim Kanunu, İklim Değişikliği siyasal bir baskı aracına dönüşmüştür. SAĞ PARTİ, Türkiye’yi bu Küresel Faşizme karşı koruyacaktır.

SAĞ PARTİ sadece yetişkinleri esas almaz; çocukların hatta embriyonun da hakkını savunur. Çocuğun sahibi ailesidir reşit olana kadar. Devlet çocuğa tahakküm kuramaz ne var ki Anne de embriyo üstünde hak sahibi değildir. Yaşam Hakkı en temel Hürriyettir. Kutsaldır ve ölümüne savunulmalıdır.

AİLE

Aile milletimizin temelidir. Çekirdek aile; bir biyolojik kadın ve bir biyolojik erkeğin evlilik akdiyle kurulur. Toplum hayatının ahenkli ve sağlam bir şekilde devam ettirilmesinde, gençlerimizin yetiştirilmesinde, ahlâkın, millî ve manevî değerlerin korunmasında; aile yapımızın tabiî sorumluluk hiyerarşisinin yeniden tarifi ve tespiti gerekmektedir.

MİLLET VE MİLLİ İRADE

Millet ve Milli İrade sadece şimdiki zamanda yaşayan Türk Milletinin Fertlerinden ibaret değildir. SAĞ PARTİ’ye göre Milli İrade Türk Milletinin geçmişte yaşamış tüm fertleriyle gelecekte yaşayacak tüm evlatlarını da kapsayan bir mefhumdur. Bu yüzdendir ki Türk Milleti kendisine Cumhuriyetçi bir Devleti layık görmektedir tıpkı SAĞ PARTİ’nin de gördüğü gibi.

SAĞ PARTİ olarak her türlü ayrımcılığa, ırkçılığa, mezhepçiliğe karşıyız. Tarihte bildiğimiz Türk’ü tüm müspet ve menfi yönleriyle muhafaza edeceğiz zira Milli İrade’ye sahip çıkmak demek bu demektir. Milletimizi her kim ki değiştirmeye, dönüştürmeye çalışır karşısında SAĞ PARTİ’yi bulur.

İKTİSADİ ESASLARIMIZ

İKTİSAT EKOLÜMÜZ

SAĞ PARTİ liberal değil liberteryen bir parti olduğu kadar neoliberal değil ordoliberal bir partidir aynı zamanda. SAĞ PARTİ başta Avusturya, Chicago ve Virginia İktisat Ekolleri olmak üzere çok sayıda sağcı iktisat ekolünden faydalanmış olmakla beraber vicdanlı kapitalizm olarak da adlandırılan ordoliberalizmin yani Almanya’daki tezahüründe Ludwig Erhard’ın pratikte uygulamaya koyduğu Sosyal Piyasa Ekonomisinin dayandığı Freiburg Ekolünü iktisat anlayışının temeline oturtur. Bununla birlikte SAĞ PARTİ Keynesyen dogmaya ideolojik ve doktrinsel olarak taban tabana karşıdır.

HAKİKİ İKTİSADİ PROBLEMLERİMİZ VE ÇÖZÜMLERİ

Türkiye’nin Hakiki Yapısal Problemleri çözülmediği müddetçe Türkiye refaha kavuşamaz. İktisadi Tarihine baktığımızda Türkiye’nin asırlara sari problemleri şunlardır;

ÖDEMELER DENGESİ PROBLEMİ

DÖVİZ KITLIĞI

MÜLKİYETSİZLİK VE MÜTEŞEBBİSSİZLİK

MATRAHSIZLIK

PARANIN KONVERTIBL OLMAMASI

MÜDAHALECİLİK

YÜKSEK ENFLASYON

CARİ AÇIK

BÜTÇE AÇIĞI VE BORÇLANMA

ALTYAPISIZLIK

SOSYAL SİGORTA SİSTEMİNİN İFLASI

Rahmetli Turgut Özal ile mülkiyetsizlik, müteşebbissizlik, paranın konvertıbl olmaması sorunları çözüldü 24 Ocak Kararları, Kapalı Kambiyo Rejiminden Çıkış ve Türk Parasını Koruma Kanunun İlgasıyla.

Rahmetli Demirel ve Rahmetli Özal sayesinde de yine Altyapısızlık problemi başta GAP olmak üzere çeşitli altyapı hamleleriyle elektrifikasyon ve telekomünikasyon devrimiyle çözülmüş oldu.

Ne var ki daha hala Bizans’tan beri devam eden Ödemeler Dengesi Problemi, Döviz Kıtlığı, Matrahsızlık ile Bütçe Açığı ve Borçlanma Sorunlarıyla Türk Tarihinde dönem dönem baş gösteren ama kalıcı olarak çözülemeyen Yüksek Enflasyon, Müdahalecilik ve Cari Açığa son yıllarda bir de Hiperenflasyon eklendi.

Sosyal Sigorta Sisteminin İflası da tarihimizde olmayan ne var ki DYP-SHP koalisyonunun emeklilik yaşını düşürmesiyle nur topu gibi doğmuş olan çok ciddi bir yapısal sorunumuz olarak devam etmektedir.

Tüm bu sorunlar teknik sorunlar olduğundan teknik çözümlere ihtiyaç duymaktadır. Bu yüzdendir ki;

Matrahsızlık Sorununu Vergi Usul Kanununu değiştirerek 1 ayda çözeceğiz.

Hiperenflasyon Sorununu yeni bir Sabit Para Birimini tedavüle sokarak 1 ayda çözeceğiz.

Müdahaleciliği Devletin Reorganizasyonu ile 1 ayda ortadan kaldıracağız.

Bütçe Açığı ve Borçlanma Sorununu Anayasal İktisada geçerek 1 senede çözeceğiz.

Sosyal Sigorta Sisteminin İflasını Sağlık ve Emekliliği birbirinden ayırıp SGK bazlı borcu tasfiye ederek 1 senede ortadan kaldıracağız

Cari Açığı, İrredentist bir dış politikayı kurumsallaştırarak 5 senede çözeceğiz.

Ödemeler Dengesi Problemiyle Döviz Kıtlığını ise Bakiye Milletler Topluluğunu kurarak 5 senede çözeceğiz.

HAKİKİ İKTİSADİ SORUNLARI ÖRTBAS ETMEK İÇİN UYDURULMUŞ SUNİ PROBLMLER

Türkiye’nin iktisadi sorunlarını örtbas etmek için liyakatsizlik, tasarrufsuzluk, teknoloji ve know-how eksikliği, vergi kaçağı, gelir adaletsizliği, kurumsallaşamama, eğitimsizlik gibi aslında gayri iktisadi olan siyasal söylemler sol ajanda için kullanılmaktadır.

Liyakat demek Keynesyen İktisat Ekolü demektir zira Özel Sektörde kimin kimi istihdam edeceğine kimse karışamaz ancak serbest piyasaya müdahalede söz konusu olabilir Liyakat. Bu da demek oluyor ki her kim Liyakatsizlik söylemini dile getiriyor aslında benim adamlarım memur olsun demek istiyordur. SAĞ PARTİ minarşisttir. Memurların politik tandansını değiştirmeyi değil memurların sayısını radikal bir şekilde düşürmeyi hedefler.

Tasarrufsuzluk ise bir sorun değil neticedir. Memlekette matrahsızlık ve yüksek enflasyon olduğundan tasarruf oluşmamaktadır Türk insanının müsrifliğinden değil.

Bir ülkeyi kalkındıran temel unsur bütçe açığı verip vermemesidir. Eğer bir ülke ekonomisi kar ediyorsa yekünde o zaman teknoloji üretmesine gerek yoktur. Bütçe fazlasıyla know-how ve teknoloji transferi yapılır. Tarih boyunca bu hep böyle olmuştur.

Eğitime ayrılan kaynak israftır zira en yanlış yatırım insana olan yatırımdır. İnsan irade sahibidir. Her şeyin ve bilhassa ekonominin başı eğitimdir söylemi hem insan hürriyetlerine hem de serbest piyasaya müdahale etmek demektir.

Vergi Kaçağı, Gelir Adaletsizliği, Verginin Tabana Yayılması gibi söylemler de Yüksek Vergi Oranlarının sonucudur. Matrahsızlık problemi devletin harcamaları, israfın bitirilmesi ve vergi oranlarının düşürülmesiyle yani yeni bir Vergi Usul Kanunun çıkarılmasıyla çözülecektir.

Kurumsallaşamamanın sebebi de matrahsızlıktır. Bereket olduğunda kurumsallaşma da beraberinde doğal sonuç olarak gelecektir.

İKTİSADİ KALKINMADA DEVLETİN ROLÜ

İktisadi gelişmenin güvenli ve sürekli bir şekilde yapılabilmesi için devletin tek rolü serbest piyasaya müdahaleye müdahale etmektir. Yani devlet iktisadi bir oyuncu değil serbest piyasadaki hakemdir. Bu hakem devlet tekelleşmenin, kartelleşmenin, tröstleşmenin önüne geçerek monopol ve oligarkların yeni müteşebbislerin tüm sektörlere girmesine mani olmalarına engel olmak ve böylelikle tam rekabet ortamını sağlamakla mükelleftir.

SAĞ PARTİ devleti küçültecektir. Minarşist dünya görüşümüzle toplam memur sayısını 8 milyon memurdan 0.5 milyon memura düşürecektir gelişen teknolojik imkanlar sayesinde. Devletin birçok kurumu kapatılacaktır. Devletin Reorganizasyonu işbu sebeple gerçekleştirilecektir. Devletin bütçesi düşecek, vergiler de azaltılacaktır. Böylelikle vergi kaçağının önüne geçilecektir. Bütçe açığı vermeyen devlet borçlanmayacak dolayısıyla faiz sarmalından çıkacaktır.

Devlet vatandaşıyla rekabet etmeyecek dahası bazı vatandaşlarını ve onların şirketlerini kayıramayacak dolayısıyla imtiyaz ortamı kalmayacaktır. SAĞ PARTİ boş kasanın soyulamayacağını bilir. Biz de kasayı boş tutup toplanacak vergilerin müteşebbislerimizin ve vatandaşların cebinde kalmasını sağlayarak matrahsızlık ve bereketsizlik sorununu ortadan kaldırmış olacağız.

Devlet, SAĞ PARTİ iktidarında ihaleye çıkmayacak! Zira ortada bir kamu ihalesi olmayacak. Devlet iktisadi oyuncu da olmayacak ve herhangi bir iktisadi faaliyette de bulunmayacaktır.

SAĞ PARTİ iktidarında devlet, istikrarın teminidir. Bu maksatla yurt içinde emniyet ve güvenin sağlanması, yurdun savunması, yurt dışında memleketin ve vatandaşların haklarının korunması, adaletin en iyi şekilde tevzii devletin aslî görevleridir. İktisadi kalkınmada devletin esas fonksiyonu tanzim edici olması, fertlerin ve kuruluşların iktisadi münasebetlerini düzenleyici, ihtilafların halli, iktisadi istikrarın sağlanmasına matuf sık sık değişmeyen kaideler koyması, engellerin kaldırılarak verimin yükseltilmesidir.

Devletin tanzim edici ve yönlendirici fonksiyonu genel seviyede olmalı, detaylara müdahale edilmemelidir. İktisadi kalkınmada devletin doğrudan yürüteceği faaliyetler genel olarak bütün millete hizmet veren, esas itibariyle altyapı mahiyetindeki işlerin yapılmasıdır. Devlet sanayi ve ticarete girmemelidir. Sanayi ve ticarette devletin esas rolü tanzim ve teşvik edici olmasıdır. İktisadi faaliyetlerde devlet vatandaşın rakibi değil, aksine ona hizmet eden, gelişmesini kolaylaştıran bir yardımcıdır.

Türkiye dünyanın en modern altyapılarından birine sahiptir. ABD ve AB ülkelerinde sanayileşme 19. Asırda başladığından onların ulaşım, telekomünikasyon, elektrifikasyon ve diğer bayındırlık altyapıları iflas etmiş durumdayken biz Türkiye olarak görece yeni bir fiziki altyapıya sahibiz. Bunun kıymetini bileceğiz.

İKTİSADİ KALKINMADA FERTLERİN ROLÜ

İktisadi kalkınmada Fert her şeydir. Aslolan ferdi teşebbüstür. Hür teşebbüs hür bireylerin doğal hakları ve onları insani ve vicdani kılan asli unsurudur.

Sanayi, tarım ve ticarette mal ve hizmet üretiminin en süratli ve verimli şekilde yapılabilmesi, fertlerin kabiliyetlerini ve teşebbüs güçlerini İktisadî gelişmenin temel unsuru sayan bir sistem içinde mümkün olabilir. Hür teşebbüsü meydana getiren ferdi işletmeler, kooperatif ve şirketler sistemin temel uygulama araçlarıdır.

VERGİLER

Devletin genel iktisadi politikası ile vergileme arasında doğrudan bir ilişki vardır. Devletin gayri iktisadi ve zarar eden yatırımlara girmemesi, iktisadi gelişmede fertlerin teşebbüs gücünün esas alınması, devletin tanzim ve teşvik edici bir rol oynamasından dolayı devletin masrafları nisbî olarak azalacaktır. Böylece aşırı vergileme ihtiyacı ortadan kalkacağı gibi vatandaşa daha müessir ve faydalı hizmetler vermek mümkün olacaktır. Vergilemenin ana prensipleri şunlardır:

*Vergiler sayıca az, basit, kolay anlaşılır olmalıdır.

*Vergiler adil, genellikle herkesin kolaylıkla verebileceği nispette tutulmalıdır.

*Vergileme kurumlaşmayı ve yatırımları teşvik etmelidir.

*Vergileme israfı önlemelidir.

SAĞ PARTİ olarak Flat Tax’i savunmaktayız yani düz vergilendirme sistemini zira Türkiye’nin en ciddi yapısal iktisadi problemlerinden biri olan matrahsızlık ancak vergi usul kanununda yapılacak devrim niteliğindeki düzenlemelerle ortadan kaldırılabilir. Tüm vergi kalemlerinde doğrudan veyahut dolaylı fark etmeksizin tek vergi oranı uygulanacaktır bürokrasiyi azaltmak adına.

Olağanüstü şartlarda uygulanmak üzere Windfall Tax ve Spahn Tax gibi vergi türlerini de ideolojik olarak sahiplenerek uygulama taahhüdündeyiz. Ayrıca Fair Tax mantalitesiyle küçük işletmelerin, esnafın defter tutma zorunluluğu kaldırılarak dinamizm sağlanacaktır.

Düz vergilendirmede yüzde 10 oranı uygulanacaktır. Her türlü vergi iadesi kaldırılacaktır. Tüm istisna ve teşvikler sonlandırılacaktır.

Vergide Tahakkuk Yerine Tahsil Esasını getireceğiz. Vergi fatura kesildiğinde değil ödeme yapıldığında doğacaktır. Böylelikle tahsilat ile tahakkuk arasındaki makas ortadan kaldırılacaktır.

Vergide Beyan Esasında devrim gerçekleştireceğiz. BA-BS formları başta olmak üzere tüm bürokratik kırtasiyeler ortadan kaldırılacaktır.

Stopaj kaldırılacak olup Parti Programımızın sonraki bölümlerinde aktardığımız üzere Sosyal Sigorta Sistemini de değiştireceğimiz için Türkiye’de bordro tarihe karışacaktır. Zaten halihazırda bir devlet memurunun bordrosunun olması bir ruh hastalığıydı ne var ki SAĞ PARTİ olarak bunu tüm ekonomiye yayıp vatandaşı muhasebecilerden ve defter tutma zulmünden kurtaracağız.

Zekât Ödemesi teknik olarak bir vergi türüdür ve imana dayanır. Tıpkı II.Lateran Antlaşması ile Almanya’da, Hollanda’da hali hazırda alınmaya devam eden Kilise Vergisi gibi. Dinen zekât devlete ödenmeli ve bu zekât da Kuran Ayetindeki yerlere ödeme olarak ulaştırılmalıdır.

Ayrıca gerçek kişilerde durum buyken tüzel kişilerde de sponsorluk faaliyetleri yasaklanacaktır. Bağış toplayan kurumlara da sınırlamalar getirilerek vatandaşın suistimal edilmesinin önüne geçecektir.

Ezcümle vatandaşlarımız isterse zekât isterse bağış isterse de sponsorluk niyetiyle yapacakları ödemeleri Gelirler ve Kurumlar Vergisi Matrahından sabit bir oranı Negative Income Tax olarak ödeyecektir. Devlet bu ödemeleri kendisi almayıp ihtiyaç sahiplerinin banka hesabına aktaracaktır. Böylece zekâttan esinlenilerek Milton Friedman ve hanımı tarafından geliştirilen Negatif Gelir Vergisiyle hem ihtiyaç sahipleri rencide olmayacak hem devlet sosyal yardımlarını doğrudan kendisi yapmayarak bürokratik atalete sebebiyet vermeyecek hem de yolsuzluk ve usulsüzlüklerin önüne geçilmiş olacaktır.

E-arşiv ve E-fatura sistemleri entegre edilerek kağıt fatura ortadan kaldırılarak Vergi Beyan Sistemi kökten değiştirilecektir.

Yine SAĞ PARTİ Programının ilerleyen bölümlerinde anlatılacağı üzere Belediye Vergilerinin (Emlak, Çöp Temizlik, Kültür Varlıkları, Rüsum, Reklam, Tabela, İlan, Pano v.b.) ve Harçlarının (İşyeri açılış, işgaliye, rayiç bedel v.b.) kaldırılmasıyla hem vatandaşa nefes aldıracağız hem de devlete hiçbir faydası olmayan bu kalemler belediyelerin yolsuzluk ve usulsüzlüklerine feda edilmemiş olacak.

KDV, rahmetli Adnan Kahveci tarafından 40 sene önce başarıyla ortaya konmuş bir vergi türüydü. Ne var ki bugün birçok sorunun temeli oldu aradan geçen uzun zaman zarfında. KDV alınan mal ve hizmetlerin elzem olanlarından vergi alınmaması ve keyfiyete girecek olanların bırakılmasıyla zaten hali hazırda 3 merhale olan KDV’nin de Düz Vergilendirme Sistemiyle ortadan kaldırılmasını öngörüyoruz.

Buna göre KDV’nin lükse giren mal ve hizmet kalemleriyle ÖTV ve ÖİV birleştirilerek LTV yani Lüks Tüketim Vergisi adı altında bir Sales Tax alınacaktır. Yani KDV’deki gibi her alışveriş muhasebeleştirmeden sadece son satışta alınacak bir satış vergisi olacak LTV. Ve esasında da ithalata uygulanacak. LTV oranı SAĞ PARTİ iktidarındaki en yüksek vergi oranı olacak yüzde 33 ile.

Devlet tek seferlik işlemlerde alacağı Harçları arttıracak. Gayrimenkul, araç, menkul, veraset, intikal, yurt dışı çıkışı v.b. harçlar ciddi oranlarda arttırılacaktır.

Aynı şekilde cezalar da caydırıcı olması hasebiyle çok yüksek oranlarda seyredecek ve her sene yeniden değerleme oranının asgari iki katı kadar kümülatif arttırılmasıyla tahsil edilecektir.

SAĞ PARTİ’ye göre müteşebbisler ve vatandaşlar hayatlarını idame ettirirken vergiye mümkün mertebe maruz kalmamalıdırlar, para kazanırken de para harcarken de. Hayatın olağan akışı dışındaki iktisadi faaliyetlerde vergi ve harçlarla muhatap olunmalı bilhassa tek seferli işlemlerde.

HARÇLAR

Tapu Harcı, Yargı Harcı Ticaret Sicili, Esnaf Sicili, Noter Harcı, Pasaport ve Konsolosluk Harçları, Trafik Harcı, Gemi ve Liman Harcı, Yurt Dışı Çıkış Pulu, İmtiyazname, Ruhsatname ve Diploma Harcı, Vergi Yargısı Harcı, Özel Güvenlik Harcı, Silah Ruhsatı, Türk Uluslararası Gemi Sicil Kayıt ve Tonaj Harçları ile her türlü kimlik ücreti gibi Harç, Pul, Tasdikname gibi kalemler Salma Vergi mantığıyla Türk Vergilendirme Sistemi içerisinde yer alacaktır. Tek seferlik vergi alımı mantığıyla hem ekonomiye genel bir külfet getirmeden hem de devlete ciddi bir gelir getirecektir. SAĞ PARTİ iktidarında Harçların hacmi artarken Vergilerin hacmi azalacaktır.

PARA POLİTİKALARI VE HİPERENFLASYONUN ÇÖZÜMÜ OLARAK SABİTLENMİŞ LİRA

SAĞ PARTİ, Keynesyenizm karşıtı bir politik partidir. Talep temelli krizlere karşı faiz politikası uygulanabilir ancak stagflasyon gibi arz temelli krizlerde faiz politikası bir fayda getirmemektedir bilimsel olarak. SAĞ PARTİ bilimden yanadır: Bilimde hurafe olmaz yani Keynesyenizm de Neo-Keynesyenizm de Neoliberalizm de Marskist paradigmalar da bilimdışıdır.

Merkez Bankacılığına ideolojik ve doktrinsel olarak karşıyız. Merkez Bankası kapatılarak banknot basma yetkisi darphaneye devredilecek ve politika faizi ile para politikaları tarihe karışacaktır.

SAĞ PARTİ olarak para politikası ve fiyat istikrarı mefhumlarına ideolojik olarak karşıyız zira serbest piyasada fiyat rekabetçi bir ortamda doğal olarak istikrar içindedir. Karşılıksız para basmanın şiddetini ve hacmini ayarlamaya para politikası denmektedir.

TCMB (Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası) zaten ontolojik olarak enflasyonist bir yapıdır zira TCMB'nin temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır. Kurumun kendisini tanımlarken ancak temel amacıyla çelişmedikçe ülkenin kalkınması için uygulanacak politikaları da desteklemeye çalışmakta olduğunu ifade etmektedir.

Nitekim yine TCMB kendi görev tanımında banknot basma ve paranın dolaşımını sağlama olarak para politikasına uygun olarak ihtiyaç duyulan ülke para birimi cinsinden banknot basma olarak tarif eder.

Oysa ki olması gereken para basma yetkisini madeni parada olduğu gibi banknotta da Darphaneye devretmek ve para politikasına uygun olarak yahut ihtiyaç halinde değil karşılıklı basmak ve paranın hacmini sabitlemek gerekmektedir SAĞ PARTİ dünya görüşünde.

Para politikasını belirlemek demek banka fiyat istikrarı amacına uygun olarak para politikası imal etmek demek. Dahası ülke ekonomisine yani serbest piyasaya neokeynesyen bir ideoloji ile müdahale etmektir.

Dahası TCMB, Hükûmetin mali ajanlığını yerine getiren bir aparat olarak Anayasal İktisadın önündeki en büyük engeldir. TCMB hükûmetlerinin borçlanmasına ontolojik olarak hizmet etmektedir.

SAĞ PARTİ İktidarında Kamu Borçlanma İhaleleri, Açık Piyasa İşlemleri, Reeskont, Politika Faizi belirlenmesi gibi Para Politikası Araçları TCMB kapatılınca da tarihe karışacaktır. Yalnızca Zorunlu Karşılıklar gibi indirekt araçlar kullanılmaya devam edilebilir

Ülkemiz hiperenflasyon gibi bir anomali içindeyken, yapılması gereken tek çözüm yeni bir para biriminin tedavüle sokulmasıdır. Bu redonominasyon olmamalıdır. Tüm dünyada hiperenflasyon bu şekilde çözülmüştür.

Eğer Türkiye enflasyondan temelli kurtulmak istiyorsa da yeni tedavüle sokacağı para birimini itibari değil sabit bir para birimi olarak tercih etmelidir. Bu sabit emtia temelli bir lira yahut hazine arazilerine sabitlenmiş bir lira da olabilir. Amaç karşılıksız para basılmasına mâni olarak hiperenflasyonun çözümünden sonra bir daha yüksek enflasyon ile bu güzel milletin karşılaşmasını engellemektir. Faiz sarmalının meşruiyet kaynağı enflasyondur. Enflasyon sopa iken havuç faizdir. Lakin havuç zehirlidir. Önce bağımlı kılar ardından da öldürür.

Yeni para biriminin tedavüle sokulmasıyla Türkiye sadece kendi lirasını kurtarmakla kalmayacak; başta Afrika ve Güney Asya olmak üzere tüm dünyada güçlü bir para birimine kavuşarak dünyanın en büyük ekonomilerinden birine sahip olacaktır. Kaldı ki programın ilerleyen bölümlerinde izah edeceğimiz Bakiye Milletler Topluluğu (Commonwealth of Remnant States) için de ortak bir para birimi teşkil edecektir.

BÜTÇE VE BORÇLANMA

Türkiye’nin temel iktisadi yapısal sorunlarından biri bütçe açığıdır. Bütçe açığını borçlanmayla kapatmaya çalışan zihniyet iflasa mahkumdur. SAĞ PARTİ ideolojik ve doktrinsel olarak denk bütçeyi savunur. Bunun için gereksiz tüm harcamalar, serbest piyasanın yerine getireceği hizmetlerde teşebbüsle rekabet eden devletin ekonominin dışına çıkarılması, birçok bakanlık, genel müdürlüğün kapatılması, kit ve bitlerin bir an evvel özelleştirilmesi. Eğitim ve sağlıkta devletin oyuncu olmaktan çıkarılması, belediyelerin bütçe kara deliğine dönüşmesinin önüne geçilmesiyle bu sorunu SAĞ PARTİ olarak aşacağız.

SAĞ PARTİ minarşist bir partidir. Türkiye; minarşist olduğu ölçüde kudretli olacaktır. Dinamik devlet, düşük bütçeli devlettir. Hantal olmayan dar bütçeli ve dar kadrolu devlet; Devlet-i Ebed Müddet’tir!

Devlet borçlanmanın ideolojik olarak karşısında duracaktır. Denk bütçe esastır ve bunun en önemli aracı da devletin düşük bütçelerle borçlanma ihtiyacından kurtulmasıdır. Türkiye’nin içinde bulunmuş olduğu çıkmazın başlıca sebebi tefeci oranlarında faizlerle gerçekleştirmiş olduğu borçlanmalardır.

ANAYASAL İKTİSAT

SAĞ PARTİ Anayasal İktisadı uygulayacaktır yani işbu programda ortaya koyulan tüm iktisadi çözümler Virginia İktisat Ekolünün öngördüğü şekilde Anayasamızın değişmez bir parçası olacak ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddeler olarak gelecekteki tüm hükümetlerin elini kolunu bağlayacak kimse karşılıksız para basamayacak, bütçe açığı veremeyecek, borçlanamayacak, faize batamayacak, yüksek enflasyona bu milleti ezdiremeyecek, vergileri arttıramayacak, millete zulmedemeyecektir.

DEREGÜLASYON

SAĞ PARTİ için Deregülasyon tek meşru teşviktir. Rahmetli Özal’ın Türk Parasını Koruma Kanunun kaldırılmasından 141, 142 ve 163. Maddelerin kaldırılması gibi bir gecede yapılacak düzenlemelerle onlarca yılın kangrene dönmüş temel problemleri çözülmüştür. Deregülasyon esas teşviktir. Deregülasyon esas icraattır.

SAĞ PARTİ sadece Türk devletinin, Türk Piyasalarına müdahalesini değil yabancı devletlerin de Türk Piyasalarına müdahalesini engellemek için merkantilist bir zihniyetle Ortak Tarım Politikası başta olmak üzere Gümrük Birliği gibi uygulamalara karşı çıkmakta ve Spahn Tax gibi uygulamaları önemsemektedir.

Metrukiyet, Türkiye’nin temel problemlerindendir. Ya uygulanmayan kanunlar uygulanacak ya da ilga edilecektir. Bu da çok ciddi bir deregülasyon olacaktır.

DEVLETİN KÜÇÜLTÜLMESi VE MİNARŞİZM

Minarşist bir politik parti olarak SAĞ PARTİ’nin milletine en büyük taahhütlerinden biri de devletin küçültülmesidir.

Düşük Bütçe, Düşük Vergilendirme ve Karşılıksız Paranın ortadan kaldırılmasıyla birlikte Devlet 1 ay içerisinde alınacak kararlarla 3 ay içerisinde küçülecek ve 1 sene dolmadan bu süreci bitirilecektir.

Öncelikle 8 milyon memur 0.5 milyona düşürülecek. Tüm kamu ihaleleri ortadan kaldırılacak. Belediyeler Kapatılıp Belediye Başkanlıkları mülkiye amirliklerine devredilecek; ilbank ilga edilecek; tüm belediye malları, döner sermayeleri, gayrimenkulleri, araçları, menkul değerleri, borçları, alacakları, belediye iktisadi teşebbüsleri satılacak.

Tüm Kamu İktisadi Teşekkülleri satılacak. Varlık Fonu tüm varlıklarıyla satılacak. Eğitim ve Sağlık özelleştirilecek. Sosyal Sigorta Sisteminde Emeklilik ve Sağlık Hizmetleri birbirinden ayrılıp devletin mevcut emekliler ve kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki çalışanlar hariç Emekliliğe dair hiçbir yükümlülüğü kalmayacaktır.

Devletin Reorganizasyonu kapsamında çoğu kamu kurumu kapatılacak ve bakanlıklar lağvedilecektir. Yine bu kapsamda idari manada yapılacak en büyük devrim vilayet sayılarının ve ilçe sayılarının düşürülmesi olacaktır.

Milletvekili Sayısı 100’e düşürülecek ve TBMM bütçesi bu oranın da altına düşürülecektir. Her milletvekilini en fazla bir yardımcı-danışman verilecek. Ciddi bir durum olmadığı müddetçe koruma talepleri geri çevrilecektir. Milletvekillerinin sadece maaşı olacak ve her türlü imtiyazları söke söke ellerinden alınacaktır.

Kolluk anlamında da Türk Devletinin ruhu TSK’dır. Zorunlu askerlik devam ettirilerek Jandarma ve Sahil Güvenlik eskisi gibi TSK’ya bağlanacaktır. Bu sayede Polis Teşkilatı kapatılacak. Polislerin görevlerini Dağ Polisi de olan Jandarma bakacak erleri yani personelleri de bu milletin fertleri olacaktır.

Bekçiler, Korucular ve Sahil Güvenlik gibi teknik personel de TSK’ya bağlanacaktır. Bu sayede kolluk hizmetleri bedavaya yakın bir külfete indirilecektir. Emniyete ait taşınmaz, menkul kıymetler, araçlar ve tüm envanter Türk Devletinin Borcunun Tasfiyesinde kullanılacaktır.

SAĞ PARTİ yüce Türk Devletini ve aziz Türk Milletini Borç Batağından ve Faiz Sarmalından Kurtaracaktır!

E-Devlet, yapay zeka gibi teknolojik gelişmelerle memurluk ve masa başı işler bitti. Çağdışı kalan bu primitif yapılardan bir an önce kurtulmak elzemdir. Minarşizm bu kurtuluşun adıdır.

SAĞ PARTİ olarak düsturumuz; “BOŞ KASA SOYULMAZ” ve “TASARRUF, MEMUR AZALTILARAK ALTYAPI YATIRIMLARI YAPILMAYARAK OLUR”dur.

Bu çerçevede Devlet Organizasyonu içerisinde kalacak kuruluşlar şunlardır; Anıtlar Yüksek Kurulu, Adli Tıp Kurumu, Amatem, Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanlığı, Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Danıştay, Darülaceze, Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü, Devlet Arşivleri Başkanlığı, Devlet Denetleme Kurulu, Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğü (DMO), Devlet Personel Başkanlığı, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, e-Devlet Kapısı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Gümrük Müsteşarlığı, Hâkimler ve Savcılar Kurulu, Hazine Müsteşarlığı, Harita Genel Müdürlüğü, Helal Akreditasyon Kurumu Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri, Karayolları Genel Müdürlüğü, Kişisel Verileri Koruma Kurumu, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü, Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü, Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı, Millî Kütüphane, Millî İstihbarat Teşkilatı, Meteoroloji Genel Müdürlüğü‎‎, Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketi, Merkezî Kayıt Kuruluşu A.Ş., Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA), Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü, Rekabet Kurumu, Sigorta Teftiş Kurulu, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Savunma Sanayi Başkanlığı, Sayıştay, Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, TBMM Başkanlığı, Türk Akreditasyon Kurumu, Türk Kooperatifçilik Kurumu, Türk Patent ve Marka Kurumu, Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü , Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı, Türk Standartları Enstitüsü, Takasbank İstanbul Takas ve Saklama Bankası A.Ş, Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı (TÜİK), Türkiye Su Enstitüsü, Türkiye Maarif Vakfı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı, Yargıtay, Yüksek Seçim Kurulu‎, Yüksek Askerî Şûra, Yüksek Hakem Kurulu.

Ayrıca kapatılan bakanlıklardan sonra Milli Eğitim Genel Müdürlüğü, Milli Sağlık Genel Müdürlüğü ve Milli Tarım Genel Müdürlüğü kurulacak olup Devletin, Cumhurbaşkanlığına bağlı sadece 4 bakanlığı olacaktır: İç İşleri Bakanlığı, Dış İşleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı. Aşağıdaki kurumlar ve yapılarsa ya satılacak ya da tüm varlıklarıyla tasfiye edilecektir:

Anadolu Ajansı, Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, Ahiler Kalkınma Ajansı, Akaryakıt İkmal ve Nato Pol Tesisleri İşletme (ANT) Başkanlığı, Ankara Kalkınma Ajansı, Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı, Avrupa Birliği Başkanlığı, APSİLSAN, ASFAT, ASELSAN, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Basın İlan Kurumu, Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı, Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), BORSA İstanbul, Boru Hatları İle Petrol Taşıma A.Ş. Genel Müdürlüğü, Botaş International Genel Müdürlüğü, Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı, Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Çanakkale Otoyol ve Köprüsü İnşaat Yatırım ve İşletme A.Ş, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı, Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü (ÇAYKUR), Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Çukurova Kalkınma Ajansı, Demiryolları ve Limanlar Genel Müdürlüğü, Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü (DHMİ), Devlet Hava Yolları, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, Doğal Afet Sigortaları Kurumu, Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı, Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı, Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Doğu Marmara Kalkınma Ajansı, Elektrik Üretim Anonim Şirketi, ESTAM, Elektrik Üretim A.Ş. Genel Müdürlüğü, Emeklilik Gözetim Merkezi, Emniyet Genel Müdürlüğü, Enerji Piyasaları İşletme A.Ş, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanlığı (EPDK), Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Erişim Sağlayıcıları Birliği, Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü, Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğü, Eximbank, Fırat Kalkınma Ajansı, Göç İdaresi Başkanlığı, Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Güney Ege Kalkınma Ajansı, Güney Marmara Kalkınma Ajansı, GÜBRETAŞ, Hazine ve Maliye Bakanlığı, HAVELSAN, İletişim Başkanlığı, İlksan, İller Bankası A.Ş, İstanbul Finans Merkezi, İstanbul Kalkınma Ajansı, İzmir Kalkınma Ajansı, İETT, İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, İl özel idaresi, İklim Değişikliği Başkanlığı, İstanbul Altın Borsası, Kapadokya Alan Başkanlığı , KARDEMİR, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu, Kamu Denetçiliği Kurumu, KÜMAŞ, Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı , Karacadağ Kalkınma Ajansı, Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı, Kuzeydoğu Anadolu Kalkınma Ajansı, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB), Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü, Kamu İhale Kurumu, Kaza Araştırma ve İnceleme Kurulu, Millî Piyango İdaresi, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG), Merkezi Finans ve İhale Birimi, Mesleki Yeterlilik Kurumu, Mevlana Kalkınma Ajansı, Milli Eğitim Bakanlığı, Nükleer Düzenleme Kurumu, Orman Mühendisleri Odası, Orta Anadolu Kalkınma Ajansı, Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Polis Akademisi Başkanlığı, PTT, Port Yarımca, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Roketsan Roket Sanayi ve Ticaret A.Ş Genel Müdürlüğü, Sermaye Piyasası Kurulu, Sağlık Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Serhat Kalkınma Ajansı, Sermaye Piyasası Lisanslama Sicil ve Eğitim Kuruluşu A.Ş, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Sigorta Teftiş Kurulu, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, Sosyal Güvenlik Kurumu, Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Sümer Holding A.Ş. Genel Müdürlüğü, SODES, STM, ŞİŞECAM, Şeker Kurumu, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü, Tarım Sigortaları Havuzu, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Başkanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Başkanlığı (TMSF), Ticaret Bakanlığı, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), Trakya Kalkınma Ajansı, TRT Genel Müdürlüğü, Türkiye Cumhuriyeti Kamu Denetçiliği Kurumu, TAİ‎, Türk Hava Kurumu, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası‎, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları‎ (TCDD), TCDD Taşımacılık A.Ş. Genel Müdürlüğü, TCDD Teknik Mühendislik ve Müşavirlik A.Ş., Türkiye Adalet Akademisi, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı, Türkiye Bankalar Birliği, Türkiye Barolar Birliği, Türkiye Basketbol Federasyonu, Türkiye Belediyeler Birliği, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü, Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) Genel Müdürlüğü, Türkiye Elektromekanik Sanayii A.Ş. Genel Müdürlüğü, Türkiye Enerji Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu, Türkiye Hayat ve Emeklilik Anonim Şirketi Genel Müdürlüğü, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Türkiye İş Kurumu (İŞKUR), Türkiye Jokey Kulübü, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası A.Ş, Türkiye Katılım Bankaları Birliği, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği, Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu, Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş, Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Müdürlüğü, Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanlığı, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı, Türkiye Cumhuriyeti Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), Türkiye Çevre Ajansı, Türkiye Elektrik Kurumu, Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt A.Ş, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü, Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu (TENMAK) , Türkiye Raylı Sistem Araçları Sanayii A.Ş, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, Türkiye Denizcilik İşletmeleri (TDİ), Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), Türkiye Uzay Ajansı, Türk Spor Kurumu, Türk Telekom, Türk Hava Kurumu‎, TEKEL, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı, TUA, Tanıtma Fonu, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu, Türksat, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu, TİGEM, TEMSAN, TUSAŞ, UEKAE, TÜRASAŞ, Ulaştırma Hizmetleri Düzenleme Genel Müdürlüğü, Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Yatırımcı Tazmin Merkezi, Yunus Emre Enstitüsü, Yükseköğretim Kalite Kurulu Başkanlığı, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı (YÖK), Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Zafer Kalkınma Ajansı ve Türk Yatırım Fonu.

Yine bu minvalde Özelleştirme İdaresi Bünyesinde bulunan tüm varlıklar satılacak ve kurum lağv edilecektir. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, Marmaray, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü, İstanbul 1. Çevre Yolu, İstanbul 2. Çevre Yolu, Avrupa Otoyolu, Anadolu Otoyolu, İstanbul-İzmir Otoyolu, Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale-Balıkesir Otoyolu, Kınalı-Malkara, Lapseki-Balıkesir, Kuzey Marmara Otoyolu, Nakkaş-Başakşehir, Ankara Çevre Yolu, Tarsus-Ankara Otoyolu, Bursa-Sivrihisar Otoyolu, Sivrihisar-Yenişehir, İzmir Çevre Yolu, İZKARAY, İzmir-Aydın-Denizli-Burdur-Antalya Otoyolu, Aydın-Kuyucak Otoyolu, Denizli-Burdur-Antalya Otoyolu, İzmir-Çeşme Otoyolu, Kuzey Ege Otoyolu, Çandarlı-Soma Otoyolu, Adana Çevre Yolu, Adana-Mersin-Alanya Otoyolu, Çeşmeli-Kızkalesi-Taşucu Otoyolu, Taşucu-Alanya Otoyolu, Adana-Gaziantep-Şanlıurfa-Habur Otoyolu, TAG Otoyolu, Ceyhan-Toprakkale-İskenderun-Hatay Otoyolu, İskenderun-Hatay Otoyolu, Gaziantep Çevre Yolu, Ankara-Samsun Otoyolu, Yalova-İzmit Otoyolu, Ankara-İzmir Otoyolu, İstanbul-İzmir Otoyolu, Sivrihisar-İzmir Otoyolu, Viranşehir-Rize Otoyolu, Afyon-Antalya-Alanya Otoyolu, Antalya-Alanya Otoyolu, Afyonkarahisar - Antalya Otoyolu, Gerede-Gürbulak Otoyolu, Bafra-Samsun-Ünye Otoyolu, Büyük İstanbul Tüneli, Delice-Sivas-Refahiye Otoyolu, Trabzon-Habur Otoyolu, Dörtyol-Hassa Otoyolu, Samsun-Mersin Otoyolu, Afyonkarahisar-Sapanca Otoyolu, İzmir Kuzeydoğu Çevre Yolu, Aksaray-Nevşehir-Kayseri Otoyolu, Ulukışla-Afyon Bağlantı Otoyolu, Ereğli-Afyon Otoyolu, Kırşehir-Ağaçören Otoyol Bağlantısı ve Diyarbakır Bağlantı Otoyolu dahil tüm bitmiş, inşaatı devam eden yahut planlanan otoban, tünel ve köprüler satılacaktır.

Türkiye Denizcilik İşletmeleri tarafından işletilen limanlar olan; Sarayburnu Limanı, Kuruçeşme Rıhtımı, Kabatepe Limanı, Gökçeada Kuzu Limanı, Gökçeada Uğurlu Limanı, Paşalimanı Su İskelesi ve

TDİ tarafından İşletme hakkıyla özelleştirilen limanlar olan; Hopa Limanı, Rize Limanı, Giresun Limanı, Sinop Limanı, Antalya Limanı, Marmaris Limanı, Alanya Limanı, Çeşme Limanı, Trabzon Limanı, Dikili Limanı, İstanbul Salıpazarı Limanı, Kemerköy Limanı, Tekirdağ Limanı, İnebolu Limanı, Güllük Liman, Taşucu Limanları da satılacaktır.

Aynı şekilde TCDD Bağlı Ortaklıkları olan TCDD Taşımacılık, TÜLOMSAŞ, TÜDEMSAŞ, TÜVASAŞ ve iştirakleri olan EUROTEMSİTAŞ, VADEMSAŞ, TCDD Teknik, İZBAN, TÜRASAŞ ve TCDD’nin sahibi olduğu; Bandırma Limanı, Derince Limanı, İskenderun Limanı, Mersin Limanı, Samsun Limanı ile sahibi ve işletmecisi olduğu Haydarpaşa Limanı ile İzmir Limanları da satılacaktır.

TCDD demiryolu alanında faaliyet gösteren iştirakleri olan firmalar; TCDD Teknik, HYUNDAI EUROTEM A.Ş, VADEMSAS, SİTAŞ, TCDD bünyesindeki eğitim ve dinlenme tesisleri olan; Akçay, Arsuz , Fenerbahçe ve Urla Eğitim Ve Dinlenme Tesisleri

ve

TCDD işletmelerine bağlı olan ve işletmesi TCDD tarafından yapılan limanlar olan; Haydarpaşa Limanı, İzmir Limanı, Samsun Limanı, İskenderun Limanı, Bandırma Limanı, Derince Limanı, Mersin Limanı da minarşizm kapsamında derhal satılacaktır.

Türkiye Varlık Fonu bünyesindeki Borsa İstanbul, BOTAŞ, ÇAYKUR, Eti Maden, Halkbank, İzmir Alsancak Limanı, Kardemir, Kayseri Şeker, PTT, Turkcell, Türk Hava Yolları, Türk Şeker, Türk Telekom, Türkiye Hayat Emeklilik, Türkiye Katılım Hayat, Türkiye Katılım Sigorta, Türkiye Maden, Türkiye Petrolleri, Türkiye Sigorta, Türkiye Teknoloji Fonu, Türksat, Türk Tarım, TVF AEL Elektrik, TVF BT ve İletişim, TVF Enerji, TVF Finansal Yatırımlar, TVF İFM , TVF Rafineri ve Petrokimya, TVF Teknoloji Yatırımları, VakıfBank, Ziraat Bankası, İstanbul Finans Merkezi ve Fon bünyesindeki 46 adet gayrimenkulle Milli Piyango ve Türkiye Jokey Kulübü Lisansları da satılacaktır.

Egemen Olağanüstü Hale Karar Verendir. Ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin içine düşmüş olduğu borç, faiz ve hiperenflasyon sarmalı en mühim ohaldir. Bu sebeple gerekli Ohal İlanıyla OYAK, Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. Memur ve Hizmetlileri Emekli ve Sağlık Yardım Sandığı Vakfı ile Türkiye İş Bankası A.Ş. Mensupları Munzam Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Sandığı Vakfı özelleştirme ve akabinde tasfiye kapsamına alınacaktır.

İş Bankası, Atatürk tarafından ayrılan hisseler devlete devredilip özelleştirilecektir. Bu kapsamda Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu; Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanlığı, Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Orman Çiftliği ve Milli Kütüphane ile birleştirilecektir.

OYAK bünyesindeki: Ataer Holding A.Ş, Erdemir, İsdemir, Adana Çimento Sanayi T.A.Ş, Bolu Çimento Sanayii A.Ş, Mardin Çimento Sanayii Ve Tic. A.Ş, Ünye Çimento Sanayii Ve Tic. A.Ş, Aslan Çimento A.Ş, Birçim Çimento Ve Madencilik Sanayi Ve Tic. A.Ş, OYAK Beton San. Ve Tic. A.Ş, Aslan Beton A.Ş, OYKA Kâğıt Ambalaj Sanayi Ve Tic. A.Ş, Oyak Renault Otomobil Fabrikaları A.Ş, OYAK Enerji, OYAK Anker Bank GMBH, OYAK Yatırım Menkul Değerler A.Ş, Oyak Portföy Yönetimi A.Ş, OYAK European Finance PLC, MAİS Motorlu Araçlar İmal Ve Satış A.Ş, Oyak Renault Otomobil Fabrikaları A.Ş, OMSAN Lojistik A.Ş, OYTAŞ İç Ve Dış Ticaret A.Ş, OYAK Savunma Ve Güvenlik Sistemleri A.Ş, OYAK Teknoloji Bilişim Ve Kart Hizmetleri A.Ş, OYAK İnşaat A.Ş, OYAK Konut İnşaat A.Ş, Akdeniz Chemson, OYAK Pazarlama Hizmet Ve Turizm A.Ş, OYAK Denizcilik ve Liman İşletmeleri A.Ş, Güzel Enerji Akaryakıt A.Ş, M Oil Petrol Sanayi ve Ticaret A.Ş, İskenderun Enerji Üretim Ve Ticaret A.Ş, Milangaz, OYAK Enerji TOTAL Energie İstasyonları, Hektaş Ticaret Türk A.Ş, Sagra Grup Gıda Üretim ve Ticaret A.Ş, Tamek Grup Gıda Üretim A.Ş, Satem Grup Gıda Dağıtım ve Pazarlama A.Ş satılacaktır.

Şakirpaşa Havalimanı, Ankara Esenboğa Havalimanı, Antalya Havalimanı, Gazipaşa Havalimanı , Balıkesir Koca Seyit Havalimanı, Bursa Yenişehir Havalimanı, Çanakkale Havalimanı, Denizli Çardak Havalimanı, Diyarbakır Havalimanı, Elazığ Havalimanı, Erzurum Havalimanı, Hasan Polatkan Havalimanı, Gaziantep Havalimanı, Hatay Havalimanı, Isparta Süleyman Demirel Havalimanı, İstanbul Havalimanı, Sabiha Gökçen Havalimanı, Adnan Menderes Havalimanı, Kars Harakani Havalimanı, Erkilet Havalimanı, Cengiz Topel Havalimanı, Konya Havalimanı, Zafer Havalimanı, Malatya Havalimanı, Dalaman Havalimanı, Milas-Bodrum Havalimanı, Nevşehir Kapadokya Havalimanı, Ordu-Giresun Havalimanı, Rize-Artvin Havalimanı, Samsun Çarşamba Havalimanı, Sinop Havalimanı, Sivas Nuri Demirağ Havalimanı, Şanlıurfa GAP Havalimanı, Tekirdağ Çorlu Havalimanı, Trabzon Havalimanı, Uşak Havalimanı, Van Ferit Melen Havalimanı, Zonguldak Havalimanı, Adıyaman Havalimanı, Ağrı Ahmed-i Hani Havalimanı, Amasya Merzifon Havalimanı, Aydın Çıldır Havalimanı, Balıkesir Merkez Havalimanı, Batman Havalimanı, Bingöl Havalimanı, Bursa Yunuseli Havalimanı, Gökçeada Havalimanı, İskenderun Havalimanı, Erzincan Yıldırım Akbulut Havalimanı, Sivrihisar Havacılık Merkezi, Hakkâri Yüksekova Selahaddin Eyyubi Havalimanı, Iğdır Şehit Bülent Aydın Havalimanı, İstanbul Hezarfen Havalimanı, Efes Havalimanı, Kahramanmaraş Havalimanı, Kastamonu Havalimanı, Mardin Havalimanı, Muş Havalimanı, Siirt Havalimanı, Şırnak Şerafettin Elçi Havalimanı, Tokat Havalimanı, Kaş-Demre Batı Antalya Havalimanı, Tatvan Havalimanı, Edirne-Kırklareli Havalimanı, Bayburt-Gümüşhane Havalimanı, İzmir Ekrem Pakdemirli Havalimanı, Karaman Havalimanı, Mersin Çukurova Bölgesel Havalimanı, Niğde Ömer Halisdemir Havalimanı ve Yozgat Havalimanı satılacaktır.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı kapatılacaktır.

Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü, Hazine Genel Müdürlüğü, Darphane Genel Müdürlüğü, Telif Hakları Genel Müdürlüğü, Sinema Genel Müdürlüğü, Geleneksel El Sanatları ve Mağazalar İşletme Müdürlüğü, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü mevcudiyetini sürdürecektir.

Turizm Enformasyon Merkezleri, İl Kültür ve Turizm Müdürlükleri, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Çanakkale Savaşları ve Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı, Kapadokya Alan Başkanlığı, Uludağ Alan Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Devlet Senfoni Orkestraları satılacak yahut kapatılacaktır.

Cumhur Başkanlığına bağlı Başkanlık, Kurullar ve Ofislerden; İklim Değişikliği Başkanlığı, İletişim Başkanlığı, Sağlık Endüstrileri Başkanlığı, Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Türkiye Varlık Fonu, Yazılım ve Donanım Endüstrileri Başkanlığı, Yerel Yönetim Politikaları Kurulu, Gıda, Tarım, Orman ve Hayvancılık Kurulu, Sağlık ve Sosyal Politikalar Kurulu, Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu, Hukuk Politikaları Kurulu, Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu, Ekonomi Politikaları Kurulu, Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu, Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu, Finans Ofisi, İnsan Kaynakları Ofisi, Dijital Dönüşüm Ofisi, Yatırım Ofisi kapatılacaktır.

Devlet Arşivleri Başkanlığı, Devlet Denetleme Kurulu, Diyanet İşleri Başkanlığı, İdari İşler Başkanlığı, Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı, Millî Saraylar İdaresi Başkanlığı, Savunma Sanayii Başkanlığı, Yüksek İstişare Kuruluysa mevcudiyetine devam edecektir.

Tüm Meslek Birlikleri, Borsalar ve Odalar kapatılacaktır. E-Devlet sayesinde tıpkı sendikalar gibi tüm bu yapılar işlevsizleşmiş olup gereksiz aidat ödemeleriyle ancak külfet oluşturmaktadırlar. Zorunlu üyelik bilhassa Teşebbüs Hürriyetine aykırıdır. İsteyenler keyfi olarak derneklere üye olabilirler.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin çatısı altında 365 Oda ve Borsa bulunmaktadır. 186 Ticaret ve Sanayi Odası, 52 Ticaret Odası, 12 Sanayi Odası, 2 Deniz Ticaret Odası ve 113 Ticaret Borsası kapatılacak ve tüm varlıklarıyla satılacaktır. Bu sayede Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'ne bağlı oda ve borsalara kayıtlı 1.200.000’i aşkın vatandaşımızı kurtarmış olacağız.

Tüm Elektrik Dağıtım ve Doğalgaz Dağıtım Kanalları özelleştirilecek olup aynı şekilde belediyelere ait olan tüm SU ve KANALİZASYON İŞLERİ de satılacaktır.

Türk Yatırım Fonu ve Türkiye Varlık Fonu ontolojik olarak bir sovereign wealth fund değildir. Bir yer altı yahut yer üstü zenginliğine dayalı değildir bu yüzden de ilk elden tasfiye edilmeleri bileşenlerinin değerini yitirip içlerinin boşaltılmasına mâni olmak namına elzemdir.

Kamuda tüm lojman, misafirhane, öğretmenevi, dinlenme tesisi dahil olmak üzere tüm ayrıcalıklar ve sosyal tesisler sonlandırılacak, satılacaktır.

Sağlık Bakanlığına ait 82, Üniversitelere ait 125, Orman Genel Müdürlüğüne ait 341, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Meslek Liselerine ait 1405 ve 652 sayılı KHK kapsamındaki İşletmelere bağlı 81, Kültür ve Turizm Bakanlığına ait 3, Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Tarım İşletmelerine ait 209 ve Orman İşletmelerine ait 93, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına ait 1, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ait 1, Ticaret Bakanlığına bağlı Risk Yönetimi, Tasfiye ve Döner Sermaye Genel Müdürlüğüne ait 1, Emniyet Genel Müdürlüğü Polis Akademisi Başkanlığının 1 olmak üzere toplamda 2.334 adet Döner Sermayeli İdare ve İşletme kapatılacaktır.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne ait 1, Milli Eğitim Bakanlığı Devlet Kitaplarına ait 1, Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü ait 1, Türkiye İstatistik Kurumuna ait 1, Milli Savunma Bakanlığına bağlı Özel Bakım Merkezlerine ait 2 ve Askeri Fabrikalar ve Girne Askeri Hastanesine ait 24, Adli Tıp Kurumuna ait 1, Meteoroloji Genel Müdürlüğüne ait 1, Huzurevleri/Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezlerinin 116, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğüne ait 1, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma Merkezinin 1, Devlet Personel Başkanlığının 1, Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Yayınlarının 1, Vakıflar Genel Müdürlüğü Ayvalık Vakıf Zeytinliklerinin 1, Yargıtay Yayınlarının 1, Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanlığı 1 adet olmak üzere toplamda 155 adet Döner Sermayeli İdare ve İşletme mevcudiyetine devam edecektir.

DEVLETİN REORGANİZASYONU

SGK Emeklilik ve Sağlık Hizmetleri olarak ikiye ayrılıp kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren sadece Genel Sağlık Sigortası kapsamında devlet sorumluluğu devam edecektir. Mevcut yükümlülükler bitene kadar SGK’nın adı değişecek ve Tasfiye Halinde Sosyal Güvenlik Kurumu olacaktır. SAĞ PARTİ, SGK’nın tasfiye memuru olacaktır!

Dış İşleri, İçişleri, Adalet, Milli Savunma Bakanları dışındaki tüm bakanlıklar kapatılacaktır. Cumhurbaşkanı yardımcısı 1 kişi ile sınırlı olacaktır.

Cumhurbaşkanlığı Sistemi Türk Milleti için en uygun modeldir sadece israfın önüne Devletin Reorganizasyonu ile geçilmesi gerekir.

Türkiye Devletinin sahibi olmuş olduğu birkaç kurum hariç hepsi ya kapatılacak ya da satılacaktır.

Adalet hizmetleri mahkemeler hariç özelleştirilecek barolar kapatılacaktır. Kolluk güçleri, istihbarat elemanları, gelirler idaresi çalışanları, mülkiye amirliği personelleri, TBMM çalışanları, 3 bakanlık çalışanı, yargıçlar ve yardımcıları, cumhurbaşkanlığı personeli, diyanet işleri çalışanları ve geriye kalan birkaç kurumun memurları dışında Türkiye’de Memur kalmayacak.

Türkiye’nin vilayet sayısı 81’den 14’e düşürülecek. İlçe Sayısı da 922’den 100’e düşürülecek. Nahiyeler kurulacak olup buralarda birlikte Hükümet Konakları tesis edilecek. Bazı Beldeler ve Mahalleler Köy statüsüne çevrilecek olup böylece Köy sayısında artış yaşanacaktır. Kalan Beldelere de Nahiye Statüsü verilip Beldeler kaldırılacaktır.

Böylece Türkiye’de sadece 14 Vali, 100 de Kaymakam görev yapacak olup merkez mülkiye amirliği uygulaması kaldırılacaktır. Nahiyelerdeki mülkiye amirleri her konuda devleti temsil edip Hükümet Konağında tüm hizmetlerin tek elden sağlanmasını idare edecek olup ismi Nahiye Müdürü olacaktır.

MALİ MİLAT

Türkiye 2011’den beri Torba Kanunlarla Yapılandırmaya gitmek zorunda kalmıştır. Bunun sebebi ekonominin berbat durumudur. Tahsilatla Tahakkuk arasındaki farkın nedeni Matrahsızlıktır.

Yapılması gereken SAĞ PARTİ’nin çıkaracağı yeni Türk Ticaret Kanunu, İş Kanunu ve Vergi Usul Kanunu ile bir Mali Milat ilan etmektir.

Buna göre kanunun yürürlüğe gireceği vergi takvim yılından önceki seneyi de kapsayacak şekilde tek seferlik tüm faizlerin silinip ana paranın da borcu geri satın alma mantığıyla tasfiye etmektir. Buna göre Vergi ve Stok Affıyla borç anaparası da nispi olarak yapılan ödeme tutarında silinecektir. Böylece Torba Yasaların önüne geçilmiş olacaktır.

Borcunu zamanında ödeyen vergi mükellefleri için de Helikopter Parası mantığıyla nakdi olarak değil mahsuplaşma tutarı olarak bir vergi muafiyeti getirilmiş olacaktır. Böylece hem piyasaların rahatlaması, vatandaşın, mükellefin rahat nefes alması, borçlarından kökünden kurtulması sağlanarak mali milat ilan edilmiş olacak hem devletin geliri katlanacak hem de diğer mükelleflerle yasadan faydalananlar arasında bir toplumsal mutabakat ve huzur ortamı sağlanmış olacaktır. Oluşacak kaynaklar da devletin borç tasfiyesinde kullanılacaktır.

ÇALIŞMA HAYATI

Çalışma hayatının adil, istikrarlı bir sistem içinde yürütülmesi toplumun sosyal ve iktisadi gelişmesinin ölçüsü ve teminatıdır.

İşçi ve işverenin aynı gaye için çalışması, karşılıklı hak ve görevlerin adil esaslara bağlanması, mücadele ve kavga yerine meseleleri görüşerek anlaşma yolunun tercih edilmesi hedef olmalıdır.

Ülkemizde yaklaşık 24,5 milyon sosyal güvenlik sistemine kayıtlı aktif sigortalı bulunmaktadır. Çalışan ve prim ödeyen işçi, memur, esnaf, tüccar, çiftçi, muhtar ve isteğe bağlı sigortalılar aktif sigortalı olarak adlandırılır. Bu tanıma göre nüfusumuzun yaklaşık üçte biri çalışmaktadır.

Devletin toplam vergi gelirlerine kıyasla çalışanlardan zorunlu olarak alınan sosyal güvenlik primleri yüksek oranlardadır. Bunun yanında 16 milyon emeklimiz bulunmaktadır.

Sosyal güvenlik sistemi tahsil ettiği primler ile ancak emekli maaşlarını ödeyebilir durumdadır. Sağlık ve diğer harcamalar için her sene mecburen vergilerden destek alması gerekmektedir.

Bu durumun müsebbibi DYP-SHP koalisyonudur. Normalde nüfusu genç ve fakir ülkeler Sosyal Güvenlik Sistemiyle bütçe açıklarını finanse ederken biz sanki gelişmiş ve aşırı yaşlı bir ülke gibi iflas etmiş bir SGK ile dışardan borç bularak Sosyal Sigorta Sistemimizi finanse ediyoruz.

Mevcut çalışanlar bireysel olarak ödedikleri primlerin yaratacağı birikim ve kazançların çok daha azını elde etmekte ve bu gidişle daha da azını elde edeceklerdir. Kısaca çalışanlar verimsiz ve hakkaniyetsiz bir şekilde prim ödemek ve devletin onlara vereceği çok küçük bir emekli maaşıyla hayatlarını geçindirmek durumunda kalacaklardır.

Son yıllarda bireysel emeklilik sistemini teşvik eden uygulamalar ile emeklilik fonlarının bir kaynağa dönüştürülmesi gerçekleştirilmeye çalışılsa da devlet verimsiz bir şekilde yürüttüğü bu düzen ile çalışanların primlerini çoktan tüketmiş ve ekonomiye gerçek katkısı olacak uzun vadeli muhteşem sağlıklı bir finansman aracını da heba etmiştir.

Emekliler açlıktan ölmek üzere bu rezillik devam ettirilemez. O yüzden SAĞ PARTİ olarak çözüm önerilerimiz şunlardır;

Devlet olarak bir milat belirleyip bu tarihten sonra emeklilik ve sağlık sigortalarını ayıracağız.

Milat tarihinden sonraki bütün emeklilik primlerinin bağımsız ve özel fonlar aracılığıyla toplanması ve yönetilmesini sağlayacağız.

Emeklilik primleri bağımsız ve/veya özel gerçek fonlar tarafından toplanacak ve yönetilecek, çalışanlara hak ettikleri iyi şartlarda emeklilik ve reel ekonomiye uzun vadeli finansman kaynağı yaratılacaktır.

Mevcut sigortalılar ve emekli v.b. ödeme alan bütün hak sahiplerinin alacak ve hakları tasfiye halindeki sosyal güvenlik kurumu tarafından yapılacaktır.

Milat tarihine kadar Türkiye Varlık Fonu (TVF) ve diğer değerler özelleştirilerek satılacak ve sadece kanunla Türkiye’nin SGK yükümlülüğü için kullanılacaktır.

Tasfiye halinde sosyal güvenlik kurumu özelleştirme gelirlerini kullanarak yükümlülükleri bitirene kadar çalışmaya devam edecektir. Bu süreçte her türlü özelleştirme geliri yine tasfiye süreci için kullanılacaktır.

Türkiye'de emeklilikte ortalama ömür beklentisi 17,6 yıldır. Bu sürecin tamamında yaşanabilecek aksaklıklara karşı devlet kefil olacaktır.

Bu dönüşümü gerçekleştirmek için gereken kaynak, mevcut hak sahiplerine ömürlerinin sonuna kadar vaat edilen ödemeleri yapabilir büyüklükte olmalıdır. Güçlü Devlet olmak bunu gerektirir. Zira Şerefli Türk Milletinin Devleti de ona layık olmak zorundadır. Devlet batırdı devlet çıkaracak Allah’ın izniyle.

İşveren ve işçi sendikaları ile uzlaşı halinde yeni iş kanunu, asgari ücret, kıdem tazminatı ve sendikal haklar düzenlemesi ile tek sefere mahsus işverenlerden tasfiye süreci için yeterli kaynağı sağlamak için vergi toplanacaktır.

Toplanan vergi işletmenin son 3 senede çalıştırdığı ortalama işçi sayısı ve prim günü baz alınarak hesaplanacaktır. Toplanacak vergi 18 aya kadar vadelendirilebilecektir.

İşbu dönüşüm için kaynak aşağıdaki iki ana başlıkla elde edilecektir

a. Özelleştirme gelirleri.

b. Tek sefere mahsus toplanacak vergi (salma vergisi).

Bu yüksek vergi tek sefer işverenden alınacak karşılığında kıdem tazminatı ve asgari ücret uygulaması kaldırılıp, özel hukuka dayalı yeni iş kanunu yapılandırılacaktır.

Yeni iş kanunu, mevcut arabuluculuk sisteminin, sadece işçi ve işveren arasında çıkan anlaşmazlıklarda değil, sürecin başından, çalışmaya başlamadan, iş akdinin imzalanmasından itibaren devrede olması üzerine kurgulanacaktır.

İşçi ve işveren ilişkileri bu arabuluculuk firmaları vasıtası ile sonuçlandırılacak, mevcut iş mahkemelerinin sayısı azaltılıp, üst mahkeme olarak görev yapacaktır.

İşveren mevcut iş sözleşmeleri için belirli bir miktar teminatı arabulucu firmaya yatıracaktır. Arabulucu firma elinde tuttuğu teminatı, anlaşmazlıklarda gerektiğinde işçi lehine kullanacak, bu teminat tutarı, yetmediği durumlar için sigortalanacaktır.

Mevcut yapı anlaşmazlıkları minimize edecek, iş mahkemelerinin yargı üzerindeki yükü azalacaktır. Bu yapı sayesinde, işçi daha hızlı ve güvenilir bir koruma altına alınırken, işverenler de bugüne kadar mağdur oldukları eski ve günümüz çalışma modellerini desteklemeyen çağdışı iş kanunundan kurtulacaktır.

Bu firmalar sayesinde yeni çalışma modelleri serbest sözleşmeler vasıtası ile kurgulanabilecek, iş kanunu sadece belli prensiplerin korunduğu sade bir yapıda olacaktır.

Sendikal hakların önündeki bütün engeller kaldırılacaktır, bu haklar iş kanunu ile korunup, işçi ve işveren toplu olarak bu arabulucu firmalar vasıtası ile toplu anlaşmalar yapabilmesi sağlanacaktır.

Ya da e-devlet uygulaması üzerinden tercihe göre turlar şeklinde işverenlerle sektör bazında pazarlık yapabileceklerdir.

Mesleğe özel iş kanunları kaldırılmalı, bu işler de yine bu konuya özel arabulucu firmalar vasıtası ile çözülmelidir.

Arabulucu firmaların anlaşmazlıkları hızlı çözmesinden kaynaklı olarak, işverenin istihdam etme korkusu azalacak, daha rahat istihdam yaratıp, gerektiğinde işletmeyi ayakta tutabilmek adına daha rahat istihdama son verebilecektir. Bu sayede piyasada istihdam piyasa koşullarının sağladığı maksimal bir düzeyde gerçekleşecektir.

Taşeron uygulaması kaldırılacaktır. Adı anahtar teslimi olarak kalan ama esasında outsourcingten öteye geçmeyen iş kanunu bypass eden bu uygulama iş uyuşmazlık davalarının esas sebebidir. Hem taşeronlar hem de sendikalar aracı olmaktan çıkarıp işçi ve işveren arasından çıkartılmalıdır.

Türkiye OECD ülkelerinde en yüksek haftalık çalışma saatlerine sahip olsa da verimliliği en düşük memlekettir zira çalışanlar vakit doldurmakta memurlar vatandaşa zulmetmektedir. Bu yüzdendir ki SAĞ PARTİ olarak çalışma saatlerinin düzenlenerek kısaltılmasını ön görmekteyiz. Buna göre günlük mesai saat 10’da başlayıp saat 16’da bitecektir; 12-13 arasındaki 1 saatlik öğle izniyle birlikte.

Devlet daireleri, noterler ve bankalar haftanın 7 günü çalışacaktır. Haftalık izin özel ve kamu sektöründe 1 gün olacaktır. Resmi hafta sonu tatili ilköğretim okulları hariç 1 gün olacak zorunlu öğretimde hafta tatili 2 gün olmaya devam edecektir.

Bu sayede haftalık çalışma saati 30’a ve haftalık izin de kamu dahil 1 güne düşerken çok daha efektif ve haftanın her günü akan bir ekonomiye sahip olunmuş olacaktır. Bu sayede OECD ülkelerinin en az çalışan ancak en efektif faaliyet gösteren çalışma düzenine kavuşmuş olacağız. Çalışma saatlerinin düzenlenmesiyle Yaz Saati Uygulaması da eskiye çevrilecektir.

SAĞ PARTİ’nin, Çalışma Hayatında Bordro Dönemini yok etmesinin sebebi teknolojik gelişmelerdir. 21. Asrın İkinci Çeyreğine girerken artık masa başı çalışma dönemi bitmiştir. Memurlar, beyaz yakalılar, akademisyenler ehemmiyetsizleşirken tarım başta olmak üzere emek yoğun ve zanaat gerektiren meslekler revaçtadır. Köylünün, İşçinin, Esnafın, Zanaatkarın ön plana çıktığı bir çağdayız.

ÖDEMELER DENGESİ PROBLEMİ VE CARİ AÇIK

Türkiye’nin bir diğer temel iktisadi yapısal sorunu asırladır ödemeler dengesi problemidir. Bunun önemli bir nedeni de cari açıktır. Türkiye eşsiz bir coğrafi konuma ve dünyanın en güzel iklimine sahip olsa da yer altı ve yer üstü kaynakları bakımından fakirdir. Enerji ithalatımızı maksimalist bir dış politika, enerji piyasasının deregülasyonu, nükleer enerji ve devam etmekte olan santral ve barajların bitirilmesiyle azaltarak cari açığı azaltacağız.

Ancak rahmetli Turgut Özal’ın yaptığı gibi ödemeler dengesi probleminin giderilmesi için Türkiye’nin turizme açılması gibi dış müteahhitlik hizmetlerine öncelik verilmesi, ihracatçının önünün açılması ve Türkiye’yi ihracat temelli büyümeye uygun bir hale getirerek Türk diasporasının ülkeye döviz getirmesini ivmelendirmek gerekmektedir.

SAĞ PARTİ olarak Türklerin yurt dışına gitmesini bu yüzden müspet yaklaşıyoruz bize göre beyin göçü önlenmesi değil teşvik edilmesi gereken kalkınmanın önemli bir aparatı müspet bir mefhumdur. Ne var ki bu sorunun esas çözümü Bakiye Devletler Topluluğu (Commonwealth of Remnant States)’nun kurulmasıdır.

BANKACILIK

SAĞ PARTİ olarak irrational exuberance’ı bertaraf ederek iktisadi krizleri tamamen ortadan kaldırmak için tam rezerv bankacılığını savunuyoruz zira devlet mudilere garanti vermektedir 2001 krizinden bu yana. Bu da kısmi rezerv bankacılığından kaynaklanan krizler neticesinde batan bankaları kurtarmak zorunda kalacak olan devletin kamu maliyesinin iflası demektir. SAĞ PARTİ olarak bunun doktrinsel olarak karşısında olduğumuzdan sadece karşılıksız para basmak olan itibari para kaynaklı krizlerin değil kaydi para kaynaklı krizlerin de önüne geçmiş olacağız.

ALTYAPI YATIRIMLARI

Enerji, kara ve demir yolu, liman, yurtiçi ve yurtdışı haberleşme; kara, hava, deniz ulaştırması gibi temel altyapı yatırımlarını devletin aslî görevleri arasında telakki ederiz. İktisadi ve sosyal kalkınmanın başlıca unsuru gördüğümüz bu yatırımların süratle gerçekleşmesini sağlamak hedefimizdir. Kendini iktisadi olarak geri ödeme gücüne sahip projelerin devletin koyacağı esaslar çerçevesinde halkın iştirakiyle yapılmasının teşvik edilmesini faydalı buluruz.

Ne var ki Türkiye’nin altyapısı görece gelişkin ve oldukça yenidir. Dolayısıyla Altyapı Yatırımlarına ciddi bir kaynak aktarılması gerekmemektedir.

ULAŞIM

Türkiye’nin son derece gelişkin bir ulaşım ağı olmakla beraber SAĞ PARTİ iktidarında inşaatı devam eden altyapı yatırımları dışında ulaşıma dair hiçbir yatırım yapılmayacaktır.

Şehirlerarası Ulaşım gibi Şehir İçi Ulaşım da liberalleştirilecektir. Tüm hatlar, otogarlar, duraklar satılacaktır.

Trafiğin kesin çözümü ERP’dir. Amerikayı bir daha keşfetmeye gerek olmadığı gibi başta İngiltere ve Singapur’daki gibi Elektronik Paralı Yol Uygulamasına geçilecektir. 1 haftada İstanbul’da trafik sorunu bir daha geri gelmemek üzere SAĞ PARTİ İktidarında çözülmüş olacaktır.

Taksi statüsü genişletilerek her plaka sahibinin mükellefiyet kaydı açarak şehir içi yolcu taşımacılığının önü açılacaktır.

KÖY VE TARIM

Köylü memleketimizin efendisidir. Tarım hizmetleri zahmetli ve fedakârlık isteyen işler olduğu kadar; tarım ürünleri de iktisadi gelişme seviyesi ne olursa olsun toplumun zaruri ihtiyaç maddeleridir. Köylümüz sosyal yapımızın ana istikrar unsurudur. Tarım üretimi ise iktisadi gelişmenin, özellikle sanayi sektörünün başlıca kaynağıdır. Türkiye su, toprak ve iklim şartları itibariyle mevcut üretime göre çok daha fazla üretimin yapılabileceği bir potansiyele sahiptir. Milli gelirin dağılışı bakımından şehirlerde ve köylerde yaşayanlar arasında büyük fark görülmektedir.

Başta tarımın mekanizasyonu olmak üzere, muhtelif sebeplerle köyden şehre göçün önümüzdeki yıllar boyunca devam edeceği muhakkaktır.

SAĞ PARTİ olarak Türk köylüsünü ve çiftçisini instansif tarıma serbest piyasa şartlarında geçirirken merkantilist bir yaklaşımla başta AB’nin Ortak Tarım Politikası olmak üzere yabancı güçlerin lehine Türkiye’nin aleyhine olan kota uygulamalarını da kaldırarak Türk çiftçisini özgür bırakacağız. Piyasa kendi fiyat ve rekoltesini, ürün tercihini oluşturacaktır. SAĞ PARTİ olarak Türk Tarımında Kooperatifçiliğe asla ve kata karşı değiliz bilakis faydalı bulmaktayız.

SANAYİ

Sanayi en hızlı gelişme potansiyeline sahip olan sektördür. Sanayileşme politikamızın esasını, genel kaide olarak devletin doğrudan sanayi teşebbüslerine girmemesi bunu millete bırakması teşkil eder. Devlet sanayileşmede teşvik ve tanzim edici bir rol oynamalıdır. Sanayileşme politikamızın hedefi modern ve gelişmiş ülkelerin sanayileşme seviyesine erişmektir:

*Sanayi tesislerinin düşük maliyette ve düzenli olması için organize sanayi bölgelerine önem verilmesi,

*Sanayideki aşırı gümrük korumalarının makûl seviyelere getirilmesi,

*Kamu İktisadî teşebbüsleriyle Belediye İktisadi teşebbüs ve teşekküllerinin tamamının özelleştirilmesi,

*Sanayide devlet tekelleri dahil, tekellerin kaldırılması,

*Enerji ve maden konularında gelişmenin hızlanması için fertlere ve fertlerin meydana getireceği kuruluşlara Devletin tespit edeceği esaslar dahilinde yatırım ve işletme hakkı verilmesiyle,

Serbest Bölgeleri ve Organize Sanayi Bölgelerini Türkiye’ye getiren rahmetli Özal’dan sonra önemini yitiren bu alanlara büyük mesai harcayacağız.

TİCARET

SAĞ PARTİ, Türkiye içinde tamamen serbest ticareti savunurken yurt dışında merkantilist bir yaklaşımı dış politikasının asli unsurlarından biri olarak görmektedir. Türk Ticaret Kanunu kökten değiştirilecektir.

Deregülasyon esastır bu yüzden de Türk Ticaret Kanunundaki başta basiretli tüccar kavramının değiştirilmesi olmak üzere devrim niteliğinde düzenlemelere gidecektir. Ne var ki mukayeseli üstünlüğü bizde tutmak kaydıyla serbest ticaret temel düsturumuzdur. Bunun en güzel tezahürü de kabotaj kanununda serbestleşmeye gitmek olacaktır SAĞ PARTİ iktidarında.

SAĞ PARTİ İktidarındaki Türk Ticaret Kanunu’nda tek tip şirket olacaktır. Sermaye, Komandit ve Kollektif Şirket Türleri tek tipleşecektir. Anonim Şirket, Limited Şirket, Şahıs Şirketi yerine Şirket olacaktır. Türkiye’de sadece ve sadece iki tip ticari tüzel kişilik olacaktır biri Şirket diğeri de Kooperatif.

Şirketlerde en fazla 20 ortak olabilecek olup 20 üstü ticari yapılanmalar Kooperatif kapsamında değerlendirilecektir. Şirket ortakları tüzel yahut gerçek kişi olabilir. Genel Kurul yerine sadece Yönetim Kurulu olacak olup. Mevcut Türk Ticaret Kanunundaki gibi şirket kurulumu olacaktır.

Ne var ki Şirket Tasfiyesi 3 ay içinde sonlandırılacak olup resen SGK ve Vergi dahil hiçbir kamu kurumu resen şirketleri borçlandıramayacaktır. Bir şirketin tasfiye süreci tamamlanınca sadece hukuken değil fiilen de şirketin varlığı son bulacaktır.

Borç mesuliyeti ortakların payları nispetinde olacak olup ortakların alacaklarının gelir vergisi ödendiği an yasal sorumlulukları şirkete dair son bulacaktır. Ortaklar, şirketten alacaklarına dair gelir vergisini ödemediği müddetçe hisseleri nispetinde şirketin borçlarından mesul olmaya devam edeceklerdir. Alacaklının muhatabı şirket ortakları gelir vergisini ödeyene kadar hisseleri nispetinde ortaklar ve şirketin tüzel kişiliğidir. Ortaklar gelir vergisini ödedikten sonra o dönem için alacaklılara karşı sorumluluk sahibi olmayıp alacaklıların tek muhatabı şirketin tüzel kişiliği olacaktır.

Şirket ortakları sermayelerini kuruluşta yatırmaya mecburdur. Yatırılan sermaye dışında ticari faaliyette bulunamazlar. Fiktivitenin önüne geçmenin tek yolu budur.

Şirketler, kanunen yasaklanmamış her türlü ekonomik amaç ve konular için kurulabilir. Şirketlerin Genel Kurulu olmaz sadece Yönetim Kurulu olur. Pay sahipleri serbestçe ellerindeki payları başkalarına devredebilirler. Şirketler payları temsil etmek amacıyla nama yazılı ve hamiline yazılı pay senedi çıkarabilirler. Ayrıca tahvil ve benzeri borçlanma araçları da ihraç edebilirler. Tek pay sahipli şirket kurulabilir. Gerçek ve tüzel kişiler pay sahibi olabilir. Pay sahipleri, sadece taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile şirkete karşı sorumludur. Anonim şirketin, yazılı ve merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret siciline tescil edilen bir esas sözleşmesi bulunur.

Kooperatiflerse, ortakların belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklardır

Ana sözleşmede hüküm bulunması kaydıyla, kooperatif alacaklılarına karşı ortakların ikinci dereceden sınırsız sorumlu olacağı ya da taahhüt ettikleri sermaye payından fazla belirli bir miktara kadar sınırlı sorumlu olacağı kararlaştırılabilir.

Kooperatif, özel türler saklı kalmak kaydıyla en az 10 ortakla kurulur. Kooperatif genel kuruluna, genel kuruldan üç ay öncesinde ortak olmayanlar hariç tüm ortaklar katılabilir. Yapı kooperatiflerinde bu şart aranmaz. Yönetim kurulu Türk vatandaşı olan ve Kanunda aranan diğer şartları taşıyan gerçek veya tüzel en az üç kişiden oluşur. Yönetim kurulu üyeleri en çok dört yıl için seçilebilirler. Ana sözleşmede aksine hüküm yoksa tekrar seçilebilirler.

Yabancı girişimciler için Estonya’dakİ e-residency sistemini getireceğiz. Buna göre Türkiye'de ikamet etmeyen ve Türkiye vatandaşı olmayan bireylerin, Türkiye'de şirket kurmasını ve ödeme alma işlemlerini kolaylaştırmak için bir sistem oluşturulacaktır. Bu sistem, yabancı uyruklu kişilerin Türkiye'de iş yapma ve yatırım yapma konusundaki güvenlerini artırmayı hedeflemektedir. Ayrıca, bu sistem yabancıların Türkiye'ye döviz sokmalarını teşvik ederek ülke ekonomisine katkı sağlayacaktır.

HİZMETLER

Gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde millî gelirin yarısı veya yarıdan fazlası hizmet sektöründe teşekkül eder, sosyal gelişmenin, tarımın ve sanayinin gelişmesi hizmet sektörüyle doğrudan ilgilidir. İstihdamın en yoğun olduğu sektördür. Ülke ekonomisinin dışa açılmasında, dış ödemeler dengesinin tesisinde, ihracat ve dış pazarlama ile birlikte dış müteahhitlik hizmetleri öncelik taşımaktadır. İç ve dış ticaret, turizm, müteahhitlik, taşımacılık ve transit taşıma hizmetlerinin kolaylaştırılmasını ve geliştirilmesini sağlayacak tedbirlerin alınmasını zorunlu görüyoruz.

ESNAF VE SANATKÂR

İktisadî ve sosyal bünyemizde, hizmet, üretim ve istikrar unsuru olarak esnaf ve sanatkârın önemli bir yeri vardır. Esnaf ve sanatkârlar emek ve sermayenin birleştiği, teşebbüs gücünün gelişmesi için tabiî şartların mevcut olduğu meslekler topluluğudur. İktisadî ve sosyal yapımızın temel unsurlarından saydığımız esnaf ve sanatkârların rekabet imkânı arttırılmalı ve herhangi bir regülatif uygulamaya maruz kalmayarak kendi sektörlerindeki büyük oyuncularla mücadele edebilmelidirler.

Zanaatsızlaşan esnaflık kabul edilebilir bir durum değildir. Esnaflık mağazacılık olmaktan çıkarılacaktır.

Defter tutma zorunluluğunun kaldırılması ve vergi muafiyeti sağlanarak bir de Bağ-Kur priminden kurtularak Genel Sağlık Sigortası kapsamına alınmaları sağlanmalıdır.

Esnaf ve Sanatkarın ayakta kalması ve düşük yoğunlukta istihdam yaratmaları Türkiye için elzemdir.

ORDOLİBERALİZM VE SERBEST PİYASA

SAĞ PARTİ için Serbest Piyasa Kutsaldır, Namustur! Ordoliberalizm serbest piyasaya müdahaleye müdahale eden bir iktisat anlayışıdır. Devlet hakemdir. Serbest Piyasanın olmadığı yerde Kapitalizm olmaz. Crony Capitalism, Nepotism, Bigotism yahut Devlet Kapitalizmi, Kapitalist değildir.

Kapitalizmde yani serbest piyasada tröstleşme, oligopolleşme, monopolleşme, kartelleşme olmaz. Her sermaye sahibi her sektörde rekabet etme imkanına sahip olmak zorundadır. Stokçuluk, karaborsa anomalidir.

SAĞ PARTİ İktidarında Ordoliberalizmin en temel aparatı REKABET KURUMU olacaktır. Tüm sektörlerde alt kuruluşları olacaktır. Milletimizdeki menfi algısından ötürü RTÜK, YÖK gibi kurumlar lağv edilerek yerlerine Rekabet Kurumu Yayıncılık Dairesi, Rekabet Kurumu Eğitim Öğretim Dairesi isimlendirmesi tercih edilecektir. Böylelikle Sayıştay hariç tüm denetleme kurumları Rekabet Kurumu çatısı altında birleştirilecektir.

Sermaye ve hak gibi kavramlar yanlış kullanılmakta. Bunlar risk ve rekabet ile ikame edilmelidir. İşveren sermayedar değildir. Risk sahibidir. Emekçi ile ontolojik ilişkisi budur. İşçi risk almaz. Ondan kazancı sabittir, azdır. Sapkın Keynesyen ve Marksist söylemlerden kurtulmak şarttır. İşveren iş sağlığını taşere edemeyecektir.

Rekabet kadar tüketici hakları da mühimdir. Üretici tam sorumlu olacak; sorunların ortaya çıkmasını nasıl engelliyorsa engelleyecek regülasyonlardan ziyade önşartlar koşulacak. Tüketici de hakkını Tüketici Mahkemelerinde rahatlıkla arayabilecek zira standartlar tüm hizmet ve mal kalemlerinde sabittir.

Ordoliberal Türkiye’de ekmeğini yiyebilmek, barınma sorunu yaşamamaktan ibaret istekleri olan Emeklilerimiz ve Yaşlılarımız ihya olacaktır. Yeter ki fiktiviteden ve Keynesyen tasalluttan toplumumuzu koruyabilelim.

İDARİ ESASLARIMIZ

ADALET

Adalet mülkün temelidir. Adaletin temini ve dağıtımı devletin temel görevleri arasındadır. Adalet, hak ve hürriyetlerin teminatı olduğu kadar, hürriyetlerin kamu menfaatleri dışında kullanılmamasının da teminatıdır. Kanun önünde eşitlik esastır. Adaletin vatandaşlar arasında herhangi bir ayırım yapılmaksızın gerçekleştirilmesi, millî birlik ve beraberliğin tesisinde ve devlete güvenin temininde aslî unsurdur. Adalet süratle yerine getirilmeli, cezalar müessir ve caydırıcı olmalıdır. Zira zamanında tecelli etmeyen adalet, adalet değildir. Yargı organlarının bağımsızlığı ve tarafsızlığı esastır.

Türkiye’de adli sistem iflas etmiştir. Bunun en temel sebebi hakimlerin karar vermeye çekinmesidir. Keyfilik kendisine Kara Avrupa Hukukunda yaşam alanı bulmaktadır.

Bu yüzdendir ki SAĞ PARTİ olarak içtihat temelli yargılama sistemi olan tedvin edilmemiş Ortak Hukuk (Common Law) sistemine geçişi gerçekleştireceğiz Türkiye’nin özel şartlarına göre. Ayrıca Kıta Avrupası Hukuku (Civil Law) devletçi bir yapıdayken bireyden ve hürriyetlerden yana özüyle Ortak Hukuk Sistemi Türkiye’nin ihtiyaç duymuş olduğu dinamik adli sistemi getirecektir.

Seri Muhakeme en temel eksikliğimizdir. Birçok alanda ihkak-ı hak ile karşılaşmamızın sebebi budur. Adliyelerin dosya yoğunluğu içinde kaybolmasının sebebi de budur.

Bu yüzden SAĞ PARTİ olarak Arabulucu ve Tahkimlerin önünün açılmasını, duruşma kotası konmasını ve bu kota içerisinde karar veremeyen hakimlerin maaşlarından devletin kesinti yapmasını ve her türlü delilin ve şahidin masraflarla beraber dava açılış sürecinde dosyaya eklenmesini ön görüyoruz.

Bununla birlikte hakimlere her türlü güvencenin verilmesi esastır. İstisnai alanlar dışında temyiz sürecinin kapatılması gerekmektedir. İçtihat kapısı zaten bunu sağlayacak olup mevzunun yargı hiyerarşisindeki merhaleler olmadığını öyle olsaydı istinaf mahkemelerinin birer küçük Yargıtaya dönüşmeyeceğini tüm paydaşlara izah etmek gerekmektedir sarih yasal düzenlemelerle.

Arabuluculuk sistemi geliştirilecek ve piyasalaştırılacaktır. İhtisas Mahkemeleri ön mahkeme statüsünde olacaktır. Barolar kapatılacaktır. Adli hizmetler özelleştirilecektir. Hapishaneler, güvenlik, arabulucular özel sektöre devredilirken tarafsızlık ilkesini uygulayacak ola Yargıçlar en üst ve şerefli devlet memurları olacaktır.

Hukukun tam bağımsızlığını kazanmasını istiyorsak devlet memuru olan Hakimlerin de maaşlarını merkezi bütçeden almaması gerekmektedir.

Yargılama harçları, adli sistem dahilinde yapılacak olan her sözleşmeden belli bir payda yargı fonu ücreti alınacaktır. Hâkimin maaşı bu harç ve fonlardan sağlanacaktır. Devlet sadece baz bütçe aktaracaktır.

Yüksek mahkemelerden Anayasa Mahkemesi amir bir mahkeme, Ali bir mahkeme değildir ve hiyerarşik olarak diğer mahkemelerden üstün değildir. Anayasa Mahkemesi teknik bir mahkeme olup sadece yasaların Anayasaya uygunluğunu denetler aynı zamanda Yüce Divan işlevini görür. Anayasa Mahkemesine bireysel başvurular kaldırılarak TBMM’de grubu olan Siyasi Partilere başvuru hakkı tanınmalı ve kararları içtihati olmalıdır.

Diğer Yüksek Mahkemelerden Danıştay ve Sayıştay mevcut yapısında SAĞ PARTİ iktidarında devam edecekken Uyuşmazlık Mahkemesi lağvedilecektir. Yargıtay Türkiye’deki tüm mahkemelerin üstünde amir ve ali bir mahkeme hüviyetinde olacaktır zira hem son temyiz merciidir hem de içtihati hukukta son mertebe ve otoritedir. Üyeleri Ortak Hukuk Sisteminin başarıyla uygulandığı ABD ve Birleşik Krallık’ta olduğu gibi Türkiye’de de atanacaktır SAĞ PARTİ iktidarında. HSK ve YSK da mevcut işleyişlerinde devam edecektir.

KAMU İDARESİNİN ESASLARI

Kamu idaresinin müessiriyetini arttırmak maksadıyla bugüne kadar yapılan çalışmalarda meselenin gerçek sebeplerine inilmediği için başarılı olunamamıştır. Vatandaşa sunulacak hizmetlerin etkili ve verimli olması kamu idaresinin süratle karar alabilmesine, basit ve formaliteden uzak bir şekilde çalışmasına bağlıdır. Bunun esasını devletin memuruna, memurun vatandaşa itimadı teşkil eder. İtimat esas, şüphe istisnai olmalıdır.

Yetki ve sorumluluğun kamu hizmetinin gereklerine uygun olması şarttır. Değişik birimler tarafından maksada dönük olarak yürütülen hizmetlerin bir arada toplanması, yetki ve sorumlulukların dağınıklıktan kurtarılarak teşkilâtlanmada sadeleşmeye gidilmesi, bakanlık ve her seviyede teşkilat sayısının asgariye indirilmesi zorunludur. Buna mukabil kararların ve hizmetlerin aksamasına ve tıkanmasına sebep olan aşırı merkeziyetçi birimlerde ise yetki ve sorumluluk hiyerarşisinin yeniden tarifi ve tespiti gerekmektedir.

Vatandaş işlerinin doğrudan yerinde çözülebilmesini teminen mahalli teşkilâtların yetki ve sorumlulukları arttırılmalıdır. Ana hatlarıyla belirtilen bu tespitler ve hedefler, kanunların, mevzuatın ve teşkilâtlanmanın bir bütün olarak dikkate alındığı, rasyonel bir idari reformun yapılmasını gerektirmektedir. Takip edeceğimiz iktisadi politikaya paralel olarak kamu sektöründe çalışanların sayısının arttırılması yerine, memurların da ha seçkin olmaları ve tatminkâr ücret almaları sağlanacaktır. Böylece milli ekonomide kayıplara sebep olduğu kadar, vatandaşlarımız için eziyet teşkil eden bürokratik formalitelerin de kendiliğinden asgariye indirilmesi veya ortadan kaldırılması temin edilmiş alacaktır.

Darbe zihniyetinin bir ürünü olan 657 sayılı kanun anayasamızla uyumlu hale getirilecek ve esnek bir emek piyasasına devlet memurlarının geçişi sağlanacaktır. Devlet geçim kapısı değildir.

Gelişen bilişim teknolojileriyle başta daire memurları olmak üzere özelleştirme yollarıyla kamunun sorumluluk alanının da daralmasıyla kamuda istihdam edilen memur sayında devrim niteliğinde azaltmaya gidilecektir.

SAĞ PARTİ olarak her türlü Kamu İktisadi Teşebbüsü (KİT) ister Kamu İktisadi Kuruluşu (KİK) ister Belediye İktisadi Teşebbüsü (BİT) isterse de İktisadi Devlet Teşekkülünü (İDT) özelleştirecektir. Dahası tüm döner sermaye işletmesi uygulamasına kamu idaresinde son vereceğiz.

SAĞ PARTİ olarak Kültür, Sanat, Spor gibi sosyal alanlarda devletin herhangi bir faaliyette bulunmasına karşı olduğundan tüm bu alanlar sıfır vergilendirme politikasıyla özel sektör ile hayır kurumlarına bırakılacaktır. Dolayısıyla tüm bu alanlardaki kamu kaynaklarının israfının önüne geçilecektir.

SAĞ PARTİ İktidarında bakanlık sayısını toplamda dörde indireceğiz; İç İşleri, Milli Savunma, Adalet ve Dış İşleri Bakanlıkları. Bu bakanlıklar dışında son derece dinamik birkaç başkanlık ve genel müdürlük dışında bir teşkilat şemamız kalmayacak böylece dört başı mamur bir kamu idaresi reorganizasyonu sağlayarak Türkiye’nin en büyük iktisadi yapısal problemlerinden birkaçı olan bütçe açığı, ödemeler dengesi problemi ile borçlanma ihtiyacı ortadan kaldırılmış olacaktır. Her şey yüce Türk milleti için.

MİLLİ SAVUNMA, ASAYİŞ VE İSTİHBARAT

Jeopolitik şartlar dolayısıyla, Türkiye’mizin her hâl ye şart altında savunmasının yapılabilmesi ve barışın sürekliliğini temin edebilmesi için, milli ve tarihi geleneğimiz olan disiplinli ve kuvvetli bir ordunun varlığı esastır. Ordumuzun en mükemmel şekilde eğitilmesi, modern silâh, araç ve gereçlerle teçhiz edilmesi ve güçlendirilmesi maksadıyla gerekli imkânların sağlanmasını zorunlu görürüz. Silahlı Kuvvetler mensuplarının hazarda ve seferde görevlerini güvenli ve başarılı bir şekilde yerine getirebilmeleri için ücret ve sosyal imkânlarının tatminkâr seviyede olması tabiidir.

Zorunlu askerlik uygulaması devam ederken süre 20 yaşını doldurmuş er, erbaş, yedek subay ve yedek astsubaylar için tek süre olarak 6 ay olacaktır.

Bedelli askerlik uygulaması da devam ettirilirken bedel en üst sınırdan belirlenecek olup süresi 1 ay olacaktır.

GATA yeniden açılarak TSK’ya devredilecektir. Milli Savunma Üniversitesi Harbiye’ye dönüştürülecek ve tüm Harp Okulları ve Harp Akademileri tekrar açılarak TSK’nın kurmay gücüne Enver Paşa devrinden bu yana olduğu gibi katkı vermeye devam edecektir.

Tek bir İstihbarat kurumu olmalı ve tüm istihbarat daireleri Milli İstihbarat Teşkilatı çatısı altında birleşmelidir. MİT organizasyonel şema olarak sivil ve bağımsız olmalı devlet başkanlığına direkt sorumlu olmalıdır.

Can ve mal güvenliğinin, emniyet ve asayişinin sağlanması vatandaşlarımızın huzur ve güven içinde yaşamalarının esasını teşkil eder.

Bu sebeple SAĞ PARTİ olarak devrim niteliğinde bir uygulama ile Polis Teşkilatını lağvediyoruz. Jandarma, Sahil Güvenlik, Bekçiler ve Korucular TSK’ya devredilirken İç İşleri Bakanlığında kalan tüm Emniyet Teşkilatı feshedilecektir.

TSK Türkiye’yi sınırda ve sınır ötesinde dış düşmanlara karşı korumaya devam ederken bünyesine geri alacağı Jandarma ile de teknik manada Dağ Polisi olarak şehirlerde de statik emniyeti ve asayişi sağlayacaktır.

Sahil Güvenlik gibi özel alanlarda ihtisas manasında TSK organizasyon şeması içinde yeni alt birimler tesis edilebilecektir.

Korucular, PKK ile mücadelede başat rol oynamaya devam edecek ve özlük hakları astsubaylarımızla denkleşecektir.

Jandarma Eratı kırsalda ve şehirlerde statik asayişi karakol konseptiyle sürdürürken dinamik olarak da Bekçilerin devriye konseptiyle bu huzur ortamına katkı vermesine daha etkin bir biçimde devam edilecektir.

Böylelikle polis maaşlarından kurtulan devlet fazlalık olan tüm gayrimenkul menkulleri satıp gerekli olanları da şanlı Ordumuza devredecektir.

Başta radikal Marksist Leninist terör örgütleri, Fettullahçı terör örgütü, bölücü terör örgütleri ve envai çeşit terör örgütü mensuplarına aman verilmeyecek KHK’lıların sistemden ömür boyu men edilmesi hukuken sağlanacaktır. Carl Schmitt’in de ortaya koyduğu gibi Egemen Olağan Üstü Hale karar verendir. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi de Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir!

Harp Akademileriyle İngiltere’nin Sandhurst’te yaptığı gibi başka milletlerin ordusunda Türk Dostluğu tesis etmek elzemdir.

Hakaret Suçlarının başvuru süreçleri sadeleştirilmelidir. Kademeli Ceza Uygulaması trafik başta olmak üzere uygulanmalıdır. Kumar Yasağı devam etmeli talih oyunlarında ya yasak olmalı ya da devletin tekeli kalkmalıdır.

DEVLET MEMURLARI VE BÜROKRATİK ATALET

SAĞ PARTİ olarak Bürokratik Ataletin karşısındayız. Memurların vatandaşın işini ötelemesine mâni olacağız zira memurlar, vatandaşın işi gördüğü müddetçe devletin nazarında kıymetlidir. Memurun vatandaşa yaklaşımı teftişten murakabeye dönecektir; dahası, memur zihniyeti vatandaşa rağmen iş yapmak zorunda olmaktan çıkıp vatandaşa hizmetkar bir yapıya dönüşmektedir. Memur değil vatandaş üstündür.

Memur sayısı artan teknolojik imkanlarla dramatik ölçüde azaltılacak devlet dinamik bir yapıya kavuşacak gereksiz kaynak israfının önüne geçeceğiz. Devlet geçim kapısı değildir. Statü berraklaşmasıyla İnönücü zihniyetle bir zümre oluşturma bir son bulacaktır. Memur milletin efendisi değil hizmetkarıdır.

Türk Toplumu sınıfsızdır. Bu da rahmetli Mustafa Kemal Atatürk’ün ortaya koymuş olduğu Cumhuriyet Kimsesizlerin Kimsesidir anlayışıyla son derece uyumludur. Ne var ki İnönücülükle memur sınıfı ele geçirmiş olduğu imtiyazlarla suni sınıflar inşa etmiştir. Sosyal Sınıflar üretim araçlarına göre şekillenir bizde tam tersi tüketim alışkanlıklarına göre sınıflar oluşturulmaya çalışılmaktadır. Değişen çağa ayak uyduramayan memurlar ve beyaz yakalılar da Statü Berraklaşmasıyla toplumu daha da gerip toplumsal kutuplaşmaya sebebiyet vermektedir. Meslek tercihi o mesleği icra etmeyi istemek ve maddi imkanlarla alakalı olmalıdır statü sahibi olmak için meslek sahibi olunmaz. Yaşadığımız Bürokratik Ataletin arkasında da bu suni sınıflaşma gelmektedir.

MAHALLİ İDARELER

Mahalli idareler, mülkiye amirlikleri; belediye meclisleri ve köy muhtarlıklarından ibaret olacaktır. Öncelikle mahalle muhtarlıkları kaldırılacak; yapısal dönüşümün yerleşik hale gelmesiyle birlikte belediye başkanlıkları da lağvedilecektir. İl özel İdareleri son bulacak; İlbank ilga edilecektir.

Vilayetlerde vali yürütmeden sorumluyken belediye meclisi de yasamadan sorumlu olacaktır. İlçelerde kaymakamlar yürütme vazifesini icra edecekken köylerde muhtarlıklar faaliyet gösterecektir. Fen işleri gibi özelleştirilemeyecek tüm hizmetler mülkiye amirliklerinin teşkilat şemasında gözükürken belediyelerin vergi toplama; iktisadi teşekkül kurma yetkileri ellerinden alınmış olacağı için bütçe karadelikleri; yolsuzluklar ve rüşvetin de önüne geçilmiş olacaktır.

BELBİM, BELTUR, Hamidiye, İGDAŞ, İSBAK, İSPARK, İsbike Heliport, İSTAÇ, İDTM, Halk Ekmek, İstanbul Ulaşım, Şehir Hatları, KİPTAŞ, Metro İstanbul, İETT, İSKİ, İBB Engelliler Müdürlüğü, İBB Miras, İtfaiye, İSMEK, İstanbul Büyükşehir Belediyespor, İstanbul Gönüllüler, İstanbul Planlama Ajansı, İstanbul Şehir Tiyatroları, Feshane, Anfa, BELKA, BelPa, BELTAŞ, BUGSAŞ, PORTAŞ, Seğmenler Su, ASKİEGO, BELMEK, BELTEK, Ankaraspor, Başkent Tiyatrolar, ESHOT, Esenler Otogarı, Harem Otogarı, AŞTİ, İzmir Metrosu, İzmir Tramvayı, İZDENİZ, İzmir Şehirlerarası Otobüs Terminali, Balçova ve Akropolis Teleferiği gibi tüm yapılar bütün varlıklarıyla satılacaktır.

Belediyelerin rüsum vergisi, emlak vergisi, reklam ilan tabela vergisi, çöp ve temizlik vergisi, kültür varlıklarının korunması payı, rayiç bedel ve işyeri açma harcı ile işgaliye bedeli gibi vergi ve harçlar vatandaştan alınmayarak tarihe karışacaktır SAĞ PARTİ İktidarında.

İÇTİMAİ ESASLARIMIZ

EĞİTİM ve ÖĞRETİM

Eğitim ve öğretim ferdin ve toplumun maddi ve manevî kalkınmasında millî ve ahlâki değerlerin korunmasında ve gelişmesinde, kültür, sanat ve medeniyetin gelişmesinde ve geleceğe aktarılmasında, ilmin ve İlmî düşüncenin kazanılmasında temel rolü oynar.

Ne var ki devletin koyacağı kaideler içerisinde fertlerin ve özel kuruluşların da eğitim ve öğretim hizmetleri yapabilmeleri sağlanmalıdır. Herkesin yapmakla zorunlu olduğu ilköğretim dışında, sayı, çeşit ve vasıf itibariyle eğitim ve öğretim hizmetleriyle memleketin İktisadî ve sosyal hedefleri arasında irtibat kurulması elzemdir. Yüksek öğretim kuruluşlarımızda müsbet ilimler, sosyal ve manevî ilimler ile birlikte teorik ve uygulamaları araştırma ve geliştirme faaliyetlerine önem verilmesini; bu kuruluşlarımızın sınaî İktisadî, sosyal ve diğer konularda pratik araştırma ve geliştirmeye yönelmelerini teşvik için gerekli tedbirlerin alınmasını faydalı görürüz.

Eğitim ve öğretimde fırsat eşitliğinin sağlanması esastır. Bunun için devletin ilköğretim dışında eğitim öğretimden tamamen çekilmesi gerekir. Tüm üniversiteler özel sektöre ait olmalıdır zira Üniversiteler gelişkin liseler değildir. Birer girişimcilik müessesesidir. Amacı kitap, dergi, makale yayınlayarak; icat ortaya koyarak, ilaç bularak, kod yazarak kar etmektir. Bunun için de en zeki, en çevik, en zengin, en dinamik, en özel, en çalışkan talebelere sahip olmak için birbirleriyle yarışarak rekabet sayesinde ortaya memleketin faydalanacağı katma değeri çıkarırlar.

SAĞ PARTİ olarak öğretimde temel başarının burs sistemi ve eğitim kuruluşlarının özgürlüğüyle geleceğine inanıyoruz. Zengin çocuklar paralarıyla, zeki çocuklar donanımlarıyla, çalışkan çocuklar fiziki kapasiteleriyle, özel çocuklar özgünlükleriyle, sanatkâr çocuklar yetenekleriyle ve sporcu çocuklar da çeviklikleriyle üniversiteleri ayakta tutacaktır. Dolayısıyla tam manasıyla bir fırsat eşitliği sağlanmış olacak. Amerika’yı bir daha keşfetmeden fakir çocuklar nasıl Oxford’da çim biçerek burslu okuduysa bugün de durum aynı şekilde olmalıdır.

Orta öğretim seviyesinde teknik eğitim ve meslekî okulların geliştirilmesi zorunludur. Sanayi, tarım ve hizmet sektörlerinde kısa sürede verimi artıracak teorik ve uygulamalı kurslar ile yaygın eğitim faaliyetlerine önem verilmelidir.

Devlet İlköğretimde bulunacak sonrası ise dünyada olduğu gibi özel sektörün ve yüksek öğrenim kurumlarının umdesinde olacaktır. Orta ve yüksek öğretimin sosyal ve İktisadî hedeflerin gerektirdiği insan gücü plânlamasına göre düzenlenmesi şarttır. İlköğretim hariç tüm eğitim kurumlar özelleştirilecektir.

Abdullah Gül Üniversitesi, Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, Adıyaman Üniversitesi, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi, Aksaray Üniversitesi, Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi, Amasya Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Ardahan Üniversitesi, Artvin Çoruh Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi, Balıkesir Üniversitesi, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi, Bartın Üniversitesi, Batman Üniversitesi, Bayburt Üniversitesi, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi, Bingöl Üniversitesi, Bitlis Eren Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Bursa Teknik Üniversitesi, Bursa Uludağ Üniversitesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çankırı Karatekin Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi, Dicle Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Düzce Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Erciyes Üniversitesi, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi, Erzurum Teknik Üniversitesi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eskişehir Teknik Üniversitesi, Fırat Üniversitesi, Galatasaray Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, Gebze Teknik Üniversitesi, Giresun Üniversitesi, Gümüşhane Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Hakkari Üniversitesi, Harran Üniversitesi, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Hitit Üniversitesi, Iğdır Üniversitesi, Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi, İnönü Üniversitesi, İskenderun Teknik Üniversitesi, İstanbul Medeniyet Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, İzmir Bakırçay Üniversitesi, İzmir Demokrasi Üniversitesi, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Kafkas Üniversitesi, Kahramanmaraş İstiklal Üniversitesi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Karabük Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Kastamonu Üniversitesi, Kayseri Üniversitesi, Kırıkkale Üniversitesi, Kırklareli Üniversitesi, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi, Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, Konya Teknik Üniversitesi, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi, Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Malatya Turgut Özal Üniversitesi, Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Mardin Artuklu Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Mersin Üniversitesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Munzur Üniversitesi, Muş Alparslan Üniversitesi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Ordu Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi, Pamukkale Üniversitesi, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi, Samsun Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi, Siirt Üniversitesi, Sinop Üniversitesi, Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Şırnak Üniversitesi, Tarsus Üniversitesi, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Trabzon Üniversitesi, Trakya Üniversitesi, Türk-Alman Üniversitesi, Uşak Üniversitesi, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Yalova Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Yozgat Bozok Üniversitesi ve Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi tüm varlıklarıyla beraber satılacaktır. Böylece devlete ait hiçbir üniversite kalmayacaktır.

Devletin özel üniversite ve liselere verdiği her türlü maddi katkı da kesilecektir. Üniversiteler gibi Liselerde de devletin hiçbir varlığı ve katkısı olmayacaktır. Tüm lise türlerindeki okullar satılacaktır.

Anaokulları kapatılacak ve okul öncesi eğitimden devlet tamamıyla çekilecek olup okula başlama yaşı yeniden 7 olarak belirlenecektir.

SAĞLIK

Vatandaşlarımızın bedeni ve ruhi sağlığının korunması için gerekli tedbirleri almak veya alınmasını temin etmek devletin aslî görevleri arasındadır. Sağlık hizmetleri sosyal güvenliğin tek unsuru olmalıdır. Bunun için sosyal güvenlik sisteminde emeklilik ve sağlık hizmetleri birbirinden ayrılacak ve bedava sağlık hizmetleri tüm milletimize sunulacaktır.

Sağlık hizmetleri vasıflı, güvenilir, kolay erişebilir, formaliteden uzak ve yurda dengeli bir şekilde yayılı olmalıdır. Sağlık hizmetlerinin bir bütün olarak ele alınması zorunludur. Toplum sağlığını tehdit eden hastalıklarla mücadele edilmesi, gıda maddelerinde kalite kontroluna ve çevre şartlarının iyileştirilmesine önem verilmesi gerekmektedir. Ruh hastalığına dair kamu mevzuatı oluşturulmalıdır. Devlet akıl sağlığı yerinde olmayanlara ve bağımlılara profesyonel ortamda bakmalıdır.

Eczaneler ve ecza depolarının tekeli kaldırılıp deregüle edilerek milli servetin boşa gitmesi engellenmelidir.

Genel sağlık sigortası kapsamının artırılarak tüm sağlık hizmetleri şehir hastanelerinden sağlık ocaklarına kadar hepsi özelleştirilmelidir. Keyfi sağlık hizmetleri dışında temel sağlık hizmetlerinin hepsini vatandaşlarımız sadece GSS primi ödeyerek bedava sağlık hizmetinden Türkiye’nin en pahalı özel hastaneleri dahil olmak üzere faydalanacaktır.

Genel Sağlık Sigortası Primi ödeyemeyecek olan vatandaşlarımız da sadece Acilde değil geri kalan tüm temel sağlık hizmetlerinden bedava faydalanabilecektir. Yeşil Kart Uygulaması bu vatandaşlarımız için tekrar getirilecek olup Yeşil Kart Başvuruları ikametgâh edilen yerin Mülkiye Amirliğine yapılacaktır.

Özelleşen tüm hastane ve ocaklar teknik şartnameleri gereği sadece sağlık hizmeti vereceklerdir. Devlet sonrasında da hiçbir şekilde piyasaya müdahale etmeyecek isteyen mevcut sağlık ocağının karşısına başka bir ocak daha açabilecektir. Böylelikle birkaç stratejik araştırma hastanesi dışında devlet sağlık sektöründen yapacağı özelleştirmelerle tümüyle çekilecektir.

SAĞ PARTİ her bir vatandaşına 5 yıldızlı otel konforunda bedava sağlık hizmeti taahhüt etmektedir zira sıhhat her bireyin doğuştan gelen bir hürriyetidir.

Otizm gibi hiperaktivite gibi maddi olarak tespit edilemeyen suni tanımlamaların Sağlık Anlayışımızda yeri yoktur. Bununla beraber SMA gibi hastalıkları devlet ücretsiz tedavi edecektir.

Uyuşturucu Kullanımının önüne geçerek Sağlık Sistemini rahatlatmak adına ihbara dayalı zorunlu Uyuşturucu Testi, Cezası ve Zorunlu Yatışı sağlanacaktır.

Şehir Hastanesi, Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Devlet Hastanesi, Üniversite Hastaneleri, Diş Sağlığı Merkezi, Kadın ve Doğum, Ruh ve Sinir, Deri ve Zührevi, Mesleki Hastalıklar, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Acil Durum Hastaneleri gibi tüm hastaneler stratejik birkaç araştırma hastanesi dışında özelleştirilecektir.

KONUT

Ailede huzur ve mutluluğun ilk şartı sıcak bir yuvadır. Toplumun hangi kesiminden olursa olsun evinde huzuru olmayan bir insanın işinde verimli ve başarılı olması mümkün değildir. Refahın yaygınlaşması, sosyal adalet ve sosyal güvenliğin temininde de konutun önemi büyüktür. Düzenli ve ekonomik şehirleşmenin rasyonel araçlarından biri toplu konuttur. İktisadi sistemin her çeşit imkân ve kaynakları konut yapımı için seferber edilmelidir. Konutlar rant aracı olmaktan çıkarılacak ve asli işlevi olan barınak statüsünde değerlendirilecektir. Afetlere dayanıklı konut üretimi ve yenilenmesiyse olmazsa olmazımızdır.

1000 yıldır bu topraklarda çiftbozan, başıbozuk gibi pejoratif adlandırmalara maruz kalan asil milletimizin konut derdi 21. Asırda olmamalıdır. Barınma sorununun temelinde konutların ticari metaya dönüşmüş olması yatmaktadır. TOKİ kapatılacak olup mevzunun konut edindirme olduğu unutulmamalıdır zira konut fiyatları ne düşer, ne konutlar satılır çünkü konut mübadele aracı değildir ve değer koruma aparatı olmaktan çıkarılmalıdır.

PARTİ İÇİ DEMOKRASİ VE SİYASİ ALANDA TEŞKİLATLANMA

Siyasi alanda teşkilatlanma aslında parti içi demokrasinin en temel odak noktasıdır. Bakış noktasının bireye odaklanması ile birlikte çok büyük ve hantal bir yapı olan siyaset de değişecektir.

Kuşkusuz değişim sunan ve bunu vaat eden bir siyasi hareketin, en başta, bu değişimi kendi içinde ve yapısında gerçekleştirmiş ve sürdürüyor olması gerekmektedir.

Bir siyasi hareketin değişimin kaynağı olarak kendini görmesi ve insanlara bunu göstererek kanıtlaması gerekmektedir.

SAĞ PARTİ teşkilatlanmaya gittiğinde il başkanlıklarının sultasını kıran bir yapıda bu teşkilatlanmayı gerçekleştirecektir.

Teşkilatlarda sıfırdan üye olan basit bir parti üyesi birkaç ay içerisinde İl Başkanını değiştirecek imkân ve kabiliyete sahip olacaktır.

SAĞ PARTİ; bir siyasi hareketin ihtiyacı olan kaynakları oluşturabilecek doğrudan ve ağırlıklı e-demokrasi üzerine kurulu, rekabetçi, dinamik ve herkesin katkısı oranında söz sahibi olacağı yeni, alternatif bir siyaset platformu sunmaktadır.

Bunun için güç odağını bireysel ilişkiler yerine objektif ve ölçülebilir kıstaslara dayandırmamız gerekmektedir. SAĞ PARTİ için Teşkilatlarda görev almak isteyen her üyenin bir katsayı cetveli olacak. Bu cetvelde iki temel parametre olacak: Üye Kazandırmak ve Bağışta bulunmak. Her ikisinin katsayısı da aynı olacağından buradaki esas mesele gösterilecek çabadır.

Bağışlar banka hesaplarına şeffaf bir şekilde dekont karşılığında yapılacağından ve üye kaydı yapan kişinin T.C kimlik numarası ile yeni üye olunacağından her şey ölçülebilir olacak. Partide kimin katsayısı fazlaysa görev ve yetki sahibi de o olacaktır.

Sınırlı sayıda ve blockchain tabanlı oluşturacağımız iki farklı kripto para, belirleyeceğimiz iki parametre karşılığında üyelerimize ayrı ayrı dağıtılacaktır. Bu parametreler üye referansı ve parti finansmanıdır. Partimize bağışta bulunacak üyelerimize bir kripto para, partimize referans yoluyla üye sağlayan üyelerimize de başka bir kripto para verilecektir. Her iki kripto paradan birer tane elde eden ve birleştiren üyelerimiz tek bir oy hakkına sahip olacaktır. Bu iki kripto para, parti içerisinde takası yapılabilecek nitelikte olacağından her kripto paranın bir değeri ve öteki kripto paraya karşı bir paritesi oluşacaktır. Partiye üyeden ziyade daha fazla para yatırılması durumunda para için oluşturulan kripto paranın değeri düşecek ve üye referansı için oluşturulan kripto paranın değeri artacaktır. Böylece sadece para bağış yolu ile veya partiye eş, dost, akraba üye yapma yolu ile teşkilatları ele geçirmeye çalışan gruplar engellenecek ve bu iki grubun uzlaşması sağlanacaktır. Aynı zamanda iki kripto para arasında oluşacak parite, teşkilatların hangi faaliyete daha fazla ağırlık vermesi gerektiğinin de bir göstergesi olacaktır.

Bu platform teşkilatları statik yapısından kurtaracak ve onları karar üretebilen ve uygulayabilen birer dinamik yapı haline getirecektir. Bu sayede üyelerimiz, diğer klasik partilerin teşkilatları içerisindeki statükocu monoblok yapılardan muhafaza edilecek ve doğrudan karar almaya yetkili kılınarak statükoyu değişime zorlayan rekabetçi bir sistemin parçası haline gelecektir.

SOSYAL POLİTİKALAR

SAĞ PARTİ’nin Kültür, Sanat, Spor gibi hiçbir sosyal politikası yoktur. Tüm Sosyal, Kültürel ve Sportif kurum, kuruluş ve sahip oldukları tüm varlıklarla satılacaktır. Başta spor kulüpleri, statlar, federasyonlar, imtiyazlar, tesisler olmak üzere Müze, Ören Yeri, İbadethane ve Kütüphaneler hariç her şey TMOK’tan Basketbol Federasyonuna kadar satılacaktır.

Ne var ki bu alanlarda faaliyet gösteren tüm firmalar vergiden muaf tutulacaktır. Kamunun hiçbir paydaşı konser ve benzeri etkinlik düzenleyemeyecektir.

DIŞ POLİTİKA ESASLARIMIZ

HARİCİYE ANLAYIŞIMIZ

Dış politikamızın esası bölgemizde ve dünyada Türkiye’nin çıkarlarını maksimize etmektir. SAĞ PARTİ olarak uluslararası ilişkiler sisteminin anarşik olduğunun idrakinde güçler dengesi kurulmasının elzem olduğuna inanmaktayız.

Güç maksimizasyonunu, oluşan güç boşluklarını doldurarak Türkiye’yi bölgesel güç olmanın ötesinde bir küresel kutup haline getirme iddiasındayız. SAĞ PARTİ dış politikada realpolitik uygulamasını esas alır. Uluslararası ilişkilerde SAĞ PARTİ realist ekole mensuptur.

Siyasî mücadelede hassasiyet gösterilmesi zorunlu bulunan hususların dış politikada bulunduğuna inanırız. Yurt savunmasının ve İktisadî gelişmemizin kuvvetlendirilmesi dış politikamızın ana hedefleridir. Başta yurdumuzun güvenliği olmak üzere, kuvvetli bir savunma gücüne sahip olmamız zorunludur. Bunun ilk şartı; iktisaden güçlü olmaktır.

Yeşil Pasaport gibi tüm ayrıcalıklar ortadan kaldırılacaktır. SAĞ PARTİ, irredentist bir politik parti olup Makedon Dağlarından Pamir Dağlarına kadar kaderi bu milletle kesişmiş herkesin hakkını uluslararası arenada korumayı boyun borcu olarak görmektedir.

BAKİYE DEVLETLER TOPLULUĞU

Türk Etki Çeperinde daha önce yer almış ve başta Mughal İmparatorluğu olmak üzere Türk İmparatorluklarının bakiyesi olan BM üyesi modern ulus devletlerle ticaret ve kültür temelli bir iktisadi birlik kuracağız SAĞ PARTİ olarak.

Bu birlik commonwealth olarak kurgulanacak olsa da kimi hasletleriyle daha da organik bir yapıda olacaktır. Bu yapıya Bakiye Devletler Topluluğu (Commonwealth of Remnant States) adı vermekteyiz.

İki merhale olarak tasarladığımız BDT’in ilk etki çeperi, yakın coğrafyamız olarak tanımladığımız devletler ile siyasi sınırları zorlayacak, serbest ticareti, kültürel etkileşimi ve bir arada yaşama politikalarını desteklemek üzerine olacaktır.

Buradaki temel dış politika eksenimiz yakın coğrafyamızdaki insanların daha iyi bir hayata kavuşmaları için yeni bir vizyon yaratmak olacaktır.

Bu ülkeler: Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan, Bulgaristan, Yunanistan, Kuzey Makedonya, Bosna Hersek, Arnavutluk, Hırvatistan, Karadağ, Kosova, Romanya, Irak, Suriye, Lübnan ve Ürdün’dür.

İkinci etki çeperinde ise iktisadi birlik altında başta ticari ve kültürel olmak üzere etkileşime girilecek ülkeler bulunmaktadır.

Bu ülkeler: Hindistan, Sudan, Mali, Nijer, Tanzanya, Kenya, Somali, Mısır, Fas, Pakistan, Macaristan, Moldova, Ukrayna, Kazakistan, Özbekistan, Kuveyt, Yemen, Güney Sudan, Tunus, Mozambik, Seyşeller, Komorolar, Maldivler, Pakistan, Kongo, Nijerya, Senegal, Moritanya, Çad, Orta Afrika Cumhuriyeti, Cezayir, Burkina Faso, Sierra Leone, Gambiya, Guinea-Bissau, Gine, Malezya, Singapur, Bangladeş, Afganistan, Endonezya, Türkmenistan, Kırgızistan, Tacikistan, Gabon, Cibuti, Eritre, Slovenya, Slovakya’dır.

AB BAŞTA OLMAK ÜZERE HER TÜRLÜ ULUSÜSTÜ TAHAKKÜM KARŞITLIĞI

SAĞ PARTİ olarak piyasa düşmanı, sosyalist, küreselleşmeci, negatif hürriyet düşmanı, Keynesyen, bürokratik bir imparatorluk olan Avrupa Birliğine kökten karşıyız.

Günümüzde AB ulusüstü tahakkümcü bir antite olarak uluslararası ilişkilerde karşımıza çıksa da SAĞ PARTİ tahakküme ideolojik ve doktrinsel olarak karşı olduğundan sadece AB’ye değil ilerde ortaya çıkabilecek her türlü tahakküm aracına da muhaliftir, karşıttır.

SAĞ PARTİ olarak Türkiye’nin Troçkist ve Keyneysen AB’nin üyesi olmasını engelleyeceğiz!

DIŞ POLİTİKANIN ARAÇLARI

TİKA, Diyanet, Maarif Vakfı gibi kuruluşlar ile yurt dışında faaliyet gösteren müteşebbislerimiz ve Türk Diasporası Türk Dış Politikasının en önemli araçlarıdır. Türk dostu politik partiler ve sivil toplum kuruluşları tesis ederek Türk Diasporası ve dindaş; ırktaş toplumsal gruplar tarafından desteklenerek Türk Lobiciliğini kudretli kılmak güçlü bir Türk Dış Politikasının olmazsa olmazıdır.

Türkiye'de ikamet etmeyen ve Türkiye vatandaşı olmayan bireylerin, Türkiye'de şirket kurmasını ve ödeme alma işlemlerini kolaylaştırmak için bir sistem oluşturulacaktır. Bu sistem, yabancı uyruklu kişilerin Türkiye'de iş yapma ve yatırım yapma konusundaki güvenlerini artırmayı hedeflemektedir. Ayrıca, bu sistem yabancıların Türkiye'ye döviz sokmalarını teşvik ederek ülke ekonomisine katkı sağlamayı amaçlamaktadır.

Dış İşleri Bakanlığı bünyesinde Wilton Park benzeri Alay Köşkü adı altında bir stratejik araştırma kurulu oluşturularak SAM bu yapının bünyesine dahil edilecektir. Ayrıca Etnoloji ve Haritacılık Daireleri de kurularak MİT ile ortak Personel Yetiştirme Programlarını hayata geçirerek çok kıymetli saha elemanlarını bu yüce Devlete ve Millete kazandırmış olunacaktır.